Ev Arkadaşımın Türbanlı Annesi! (6) (Burak 24 Y., İstanbul)
Sokağın ucuna geldiğimizde kalabalık da
azalmıştı. Meryem Hanım benden yana dönüp, "Benim
karnım acıktı, sen acıkmadın
mı daha?" diye sordu. Ellerimi montumun cebine sokup aşağı
çekiştirdim. Yarağım sertliğini koruyordu halen, etraftan
fark edilmesini istemiyordum. "Şey, acıktım,
ne yiyelim?" dedim heyecanla. "Ben dışarda yemek yemeyi sevmiyorum,
eve gidelim. Hem buralar çok kalabalık. Güzel bir köfte yaparım sana,
Cemil de çok sever!" deyince, "Olur ama siz alışveriş yapacağınızı
söylemiştiniz?" dedim. "Çok kalabalık buralar, alacaklarım da
önemli şeyler değil zaten..."
diyerek yanıtlayınca, "İyi tamam o zaman!" dedim
karşılığında.
Erkenden eve gidecek olmanın heyecanıyla
yarağım yeniden hareketlendi. Cemil evde yoktu, ne zaman
geleceği de belli değildi. Evde baş başa olacaktık.
Acaba Meryem Hanım bunun için mi erkenden eve gitmek istiyordu. Heyecanla
yutkundum. Bir süre yan yana sessizce yürüdük. Meryem Hanımın yüzünde
gene belli belirsiz bir gülümseme vardı. Siyah
topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesleri
etraftaki gürültü kalabalığına rağmen duyuyordum. Ara ara
yan gözle ona bakarken onun da bana baktığını fark
ediyordum.
Sonrasında bir taksiye atladık. Meryem Hanım
ısrarlarıma rağmen taksinin parasını yine kendisi
ödedi. Aşağı caddede inmiştik. Bizim sokağa
doğru giderken, "Bana Meryem Hanım deme bundan sonra, çok
resmi oluyor böyle, kendimi garip hissediyorum. Abla dersen yeterli!" dedi
gülümseyerek. "Tamam, öyle olsun!" dedim kibarca.
Binadan içeri girip merdivenlere yönelirken elektrik
düğmesine bastım ama yanmadı, elektrikler yoktu. Bina eski
olduğu için elektrik tesisatında zaman zaman böyle
sıkıntılar oluyordu. "Az bekle abla!" dedim ve telefonumun
ışığını açtım.
Meryem Hanım önümden basamakları tek tek inerken
ben de ona ışık tutuyordum. Siyah pardesüsünün eteklerini
kaldırmış düşmemek için dikkatle adım atıyordu.
Çoğunlukla önünden ziyade götünü aydınlatıyordum. Pardesünün
altındaki dolgun götünün sallanışlarını izlerken
yarağım sertleşiyordu.
İki katı inip de
dairenin girişine geldiğimizde Meryem Hanım, "Uhh, çok
şükür gelebildik!" dedi gülümseyerek. Telefonun
ışığı kapının önündeki küçük holü
aydınlatıyordu. Cebimden anahtarı çıkardım ama
anahtarı deliğe sokmaya çalışırken heyecandan titreyen
elimden kayıp düştü. Meryem Hanım, "Nereye
düştü bu?" dedi ve eğilip anahtarı aramaya başladı
birden.
Tam önümde eğilmiş bir elinde siyah
çantasını tutarken diğeriyle de anahtarı arıyordu. Ben
de telefonun ışığı ile ona
yardımcı olmaya çalışıyordum. Bu haldeyken
dolgun götü pardesünün altında davul gibi şişkin görünüyordu.
Anahtarı arama bahanesiyle domalmış, götünü sağa sola
sallıyordu. Sonunda, "Hah, buldum!" dedi ve elinde anahtarla
doğruldu. Artık duracak, bekleyecek sabrım
kalmamıştı. Telefonun ışığını
kapadım, ortalık zifiri karanlığa gömülürken birden
kollarından tutup çektim kendime ve yüzünü, dudaklarını öpmeye
başladım.
Meryem Hanım beni itmeye çalışırken ben
onu daha sıkı tutuyordum. Etli ve ıslak dudaklarını
karanlığa aldırmadan öpmeye çabalarken kurtulmaya
çalışıp tepki gösteriyordu. Sonunda, "Burak ne yapıyorsun,
bırak beni!" deyince kendime geldim. Telefonun
ışığını açtım tekrar ve bir şey demeden
halen elinde tuttuğu anahtarı alıp kapıyı açtım.
İçeri geçtim önden. Bir süre kapı açık
kaldı ama sonra o da girdi içeri. Kapıyı kapayıp, "Ne
yapıyorsun sen?" dedi pek de sinirli sayılmayacak bir sesle.
Yaptığıma kızmış gibi görünmüyordu ama aceleci
davranmama bozulmuş gibiydi.
Sözlerine cevap vermek yerine yeniden kollarından
tuttum ve dudaklarına yumuldum. Dudaklarını sıkı
sıkı kapatmış ve beni yine itmeye
çalışıyordu. Kalbim güm güm atıyor, her yerim heyecandan
zangır zangır titriyordu ama artık ok yaydan
çıkmıştı. Bu noktadan sonra Meryem Hanımı yani
Meryem ablayı sikmeden kapanmayacaktı bu defter.
Başını sağa sola oynatarak öpmelerimden
kurtulmaya çalışıyordu. Böyle davranması hoşuma
gitmedi. Oysa başka türlü bir hareket bekliyordum. Sonunda
bıraktım. Üstünü başını düzeltir gibi bir hareket
yaptı. Suratı kıpkırmızı olmuştu.
"Sapık mısın sen?" dedi bu kez sinirle. "Sapık falan
değilim, bana numara yapma şimdi!" dediğimde, "Ne numarası,
ne diyorsun sen?" dedi ayakkabılarını çıkarırken.
Ardından önümden salona geçti. Çadırı
dikmiştim ama beni böyle görmesine
aldırış edecek değildim. Cemil'in odasına
doğru gidecekken kolundan yakaladım ve "Bana bak, bana
numara yapma!" dedim sinirle. Kadının anlam veremediğim bu
hareketlerinden sıkılmıştım. "Bırak kolumu, ne
numarası, ne diyorsun sen?" dediğinde onu çekyata
doğru ittim. Kıç üstü çekyata oturdu.
Bir şey diyecek mi diye bekledim bir süre ama sessiz
kaldı. "Bana numara yapma, benimle olmak için erkenden eve gelmek istedin!"
dediğimde, "Tövbe tövbe, manyak mısın nesin sen!" dedi sinirle
ve ayağa kalkmak istedi. Ama ben omzundan tutup gerisin geri oturttum.
Garip bir durumdaydım. Kadın sokakta götünü
avuçlamama ses çıkarmamıştı ama öpmek istediğimde
tepki gösteriyordu. "Burak senin derdin ne, ne yapmaya
çalışıyorsun?" deyince, "Senden hoşlanıyorum, görmüyor
musun?" dedim tepki göstererek. Cevap vermedi, gözlerini de kaçırıyordu
benden. "Eminönü'nde yaptığın neydi?" dediğimde, "Ne
yapmışım?" dedi başını kaldırıp. "Ulan
götünü avuçladım, pandik attım ama tek kelime etmedin, suratıma
bakıp güldün üstelik. Şimdi niye böyle yapıyorsun?"
dediğimde, "Sen manyaksın, sapığın tekisin!" dedi.
"Sapık falan değilim, bana namusluyum
ayakları yapma şimdi!" dedim sözleri üzerine. "Ne diyorsun sen be,
delirdin mi, nasıl sözler bunlar?" deyince, "Bana bak, beni kötü kötü
konuşturma şimdi!" dedim sinirimden titreyen sesimle. "Kötü
konuşsan ne olacak. Abazan sapığın
tekisin. Yatağının altında külotumu bulmuştum, üstüne
attırmışsın bir de. Dua et ki ne
kocamın ne de oğlumun haberi yok bundan. Yoksa seni delik deşik
ederler!" dediğinde, "Kocanla oğlunun bilmediği başka
şeyler de var!" dedim.
İçinde olduğum durumu idrak etmeye
çalışıyordum halen. Eve gelir gelmez birbirimize
sarılıp öpüşmeye başlayacağımızı, sonra
da ya benim yatağımda yada şu anda oturduğu çekyatın
üzerinde çatır çatır onu sikeceğimi hayal
etmiştim, ama durum sandığımdan çok
farklıydı. Hayaller ve gerçekler birbirine 180 derece
zıttı. Serhat'la çatır çatır sikişirken
bana sadece kendini elletip daha fazla ileri gitmeme engel olacak ve benimle
alay edecekti, kadının niyetinin bu olduğu çok açıktı.
Sözlerim üzerine, "Ne diyorsun sen be, nedir derdin.
Neymiş kocamla oğlumun bilmediği, beni tehdit mi ediyorsun?"
deyince öfke dolu ama fısıltılı bir sesle, "Amcanın
oğlu Serhat'la sikiştiğini biliyorum!" dedim. Sözlerim
suratında tokat gibi patladı, duvara çarpmış gibiydi.
"Haddini aşma, terbiyesiz hayvan!" diyerek ayağa
kalkmaya çalışınca onu geriye fırlattım. Sağ
yanına çöktü çekyatın üstünde ama sonra doğruldu. Göğsüm
aldığım derin nefeslerle şişip daralıyordu.
Öfkeden kuduracak gibiydim. Serhat'la arasında geçen, bildiğim ne
varsa söyledim. İlk sikişmelerini gizlice
izlediğimi, sonrakileri duvardaki saatin kamerasıyla
kaydettiğimi, görüntülerin bilgisayarımda olduğunu,
Beşiktaş'a Serhat'la buluşmak için gittiğini, Serhat'tan
hamile kalıp bebeği aldırdığını ve
Serhat'ın onu tehdit ettiğini vs. hepsini anlattım.
Ben konuşurken yüzüme bakamıyordu. Ellerini
başının arasına almıştı. Konuşmam
bittiğinde ise hıçkırıklara boğulmuş haldeydi.
Duvardaki saati aldım ve arkasındaki hafıza kartını
gösterdim. "Eğer bana inanmıyorsan
bilgisayarımdaki görüntüleri göstereyim sana!"
deyince, "Allah belanı versin!" dedi öfkeyle.
"Bana beddua edeceğine
kocanı aldatmasaydın. Hem kapalıyım, türbanlıyım,
namusluyum diye takılıyorsun, hem de kocanı amcanın
oğluyla aldatıp ondan hamile kalıyorsun!" dedim yanıt
olarak.
Birkaç dakika sürdü kendine gelmesi. En sonunda, "Ne
istiyorsun benden?" deyince, "Sikmek istiyorum amına
koyduğumun karısı, bunu mu duymak istiyorsun?" dedim öfkeyle.
Niyetimin ne olduğunu bildiği halde böyle bilmiyormuş gibi
yapmasına, sormasına fena halde gıcık oluyordum.
"Bundan sonra ben ne dersem onu yapacaksın, seni ne
zaman istersem sikeceğim. Bir kere bile itiraz etmeyeceksin. Benim orospum
olacaksın. Yoksa önce oğlun, sonra kocan her şeyi öğrenir.
Ondan sonra da o sikişme videolarını koyarım internete
dünya alem görür senin ne orospu olduğunu!" dedim sonrasında.
Bunu yapmamam için yalvarıp yakardı, ama her
sözüne karşılık, "İster kabul et ister etme, ama
sonuçlarına sen katlanacaksın!" dedim tepkiyle. Gözlerine
sürdüğü siyah kalemin izleri küçük birer dere gibi yanaklarından
aşağı akıyordu.
Duvardan alıp sehpanın üstüne koyduğum saat
15:30'u gösteriyordu. Ağlaması kesilince ona, "Cemil'i
arayıp kaçta geleceğini öğren!" dediğimde bir süre tepkisiz
kaldı. Ama sonra yanında duran siyah çantasından telefonunu
çıkarıp açtı.
Cemil'e kaçta geleceğini sordu, onun akşam
8-9 gibi olurum dediğini ben de duydum. Telefonu
kapatıp, "Akşam gelecekmiş, 8-9 gibi..." dedi yanaklarında kalan gözyaşlarını
silerken. "İyi, tamam. Yeterince zamanımız varmış!"
dedim keyifle. Ama onun keyif duyacak hali yoktu.
Yavaşça üstümdekileri çıkarırken Meryem
Hanım ki aslında artık Hanım
dememin de bir anlamı yoktu, çekyatta oturuyordu başı öne
eğik halde. Karşısında külotumla kaldığımda
bile o haldeydi. "Tamam, hadi başlayalım!" dedim ve külotumu indirip çıkardım.
Çırılçıplaktım şimdi. Meryem başını
kaldırdı ama bana bakmıyordu.
"Ağzına al bakalım!" dediğimde ilk kez
baktı yüzüme. Sertleşen yarağımı tutup önüne geldim,
"Aç ağzını bakalım, Serhat'a
yaptığın gibi yapacaksın!" deyince araladı
dudaklarını. Ortaya çıkan küçük boşluğa soktum
yarağımı. Yarağımın kafasına dişleri
gelince, "Açsana iyice!" dedim sinirle. O zaman biraz daha açtı
ağzını, yarağımı ağzının içine
doğru uzattım o anda.
Büyük bir keyif dalgası her yanımı
sardı birden. Başının iki yanından tuttum ve adeta
sikiyormuş gibi yarağımı sokup çıkartmaya
başladım ağzına. Meryem bu durumdan memnun
kalmamıştı, hareketsiz adeta kütük gibi duruyordu.
Yarağım ağzının sıcak ve ıslak
boşluğunda gidip geldikçe çıldıracak gibi oluyordum.
Ayrıldığım kız arkadaşımla
defalarca oral seks yapmıştım. İlk
zamanlar amatör iken sonradan usta bir saksocuya dönüşmüştü. Ama kaç
defa istesem de amından siktirmemişti
kendini, bunun yerine götünden birkaç kez sikmiştim, ama bunda da pek
başarılı olamamıştım. Göt deliği oldukça
dardı çünkü. Edirne'den gelmişti İstanbul'a, mezun olunca da
dönmüştü. Ama mezun olup da dönmeden önce, "Sen benimle ilerisi için ciddi
düşünmüyorsun, sadece sikmek istiyorsun!" diyerek terk etmişti beni.
Parlak ve kaygan türbanı üzerinden başına
her iki yanından bastırıp hareket etmesini önlemeye
çalışıyordum. Yarağımı nerdeyse dibine kadar
sokuyordum ağzına. Yarağımın kafasının beyaz
yanaklarında yaptığı şişkinlikleri gördükçe daha
çok sertleşiyordum.
Meryem'den boğuk sesler çıkmaya
başlamıştı. Büyük koyu kahverengi gözlerini daha da
açmış bakıyordu bana. Ellerini iki yana açıp
kaldırmıştı. Bırakmamı istiyordu ama bu zevki
yarıda bırakacak değildim. Göz
kaleminin izleri ile birlikte bu hali birleşince pørnø filmlerde zorla
sakso çektirilen kadınlara benzemişti Meryem ve bu daha da
azdırıyordu beni. Ancak bir ara yarağımı
ısırır gibi oldu, dişlerini geçirmeye
çalışıyordu sanki. O zamansa, "Amına koyarım senin,
rahat dur, aç ağzını iyice!" diye tepki gösterince uslu bir hal
alıp ağzını açtı iyice.
Yarağımı ağzının içinde ileri
geri, sağa sola oynatıyordum. Zorlamaya başladım bir süre
sonra. Dibine kadar almasını istiyordum. Meryem ellerini karnıma
koyup kendini geri itmeye çalışınca ensesinden
bastırdım. "Amına koyarım senin, rahat dur amcık!"
dediysem de gözlerinden ince yaşlar akıyor, kendini kurtarmaya
çalışıyordu yine. Serhat'ın onu ağzından sikmesi
gibi ben de sikiyordum. Sonunda taşaklarıma kadar
yarağımı ağzına aldığında zevkten dört
köşe olmuştum. Nerdeyse boşalacaktım. Ama onu sikmek
istediğim için bu işi daha fazla uzatmayıp çıkardım
yarağımı.
Meryem nefes nefese kalmış bir halde kusacak gibi
oldu, böğürtüye benzer sesler çıkardı birkaç sefer. Ama sonunda
kendine gelmişti. Geldiğindeyse, "Orospu çocuğu!" dedi birkaç
kez. Küfürlerine gülerek karşılık verdiğimi görünce daha da
sinirlendi. Gene küfür edince ağzına
yapışıp, "Tek kelime edersen Cemil'e gösteririm videoları!"
dedim. Elimi çekince hiçbir şey diyemedi. Onun yerine gözlerinden akan
yaşları elinin tersiyle sildi.
Sıra sikişe gelmişti. "Kalk
bakalım, soyun hadi!" dedim, ama oturmaya devam edince
gene ağzını sıkıp, "Kalk yoksa sikerim belanı!"
diye bağırdım sinirle. Korkuyla kalktı ayağa ve
üstündeki siyah pardesünün düğmelerini açtı tek tek.
Çıkarınca siyah pileli eteği ve üzerine yapışık
gibi duran beyaz gömleği ile kaldı. Başındaki renkli
türbanına taktığı iğneleri el yordamıyla bulup
çıkardı, altındaki siyah bonesini de çıkarınca uzun
siyah saçları sırtına döküldü.
Beyaz tenli, 1,65 boyunda hafif toplu
bir kadındı. Büyük koyu kahverengi gözlerinin üzerinde siyah
kalın kaşları bir yay gibi uzanıyordu. Ahım
şahım bir güzelliği yoktu ama çekici bir kadındı.
Gömleğinin düğmelerini açıp çıkarınca sutyenin üzerine
ince askılı beyaz bir atlet giydiğini gördüm. Siyah eteğini
arkasındaki fermuarı açarak çıkardı ayaklarından.
Beyaz atleti kasıklarına kadar gelirken
kalın lastikli parlak ten rengi çorapları da dizlerinin bir
karış üstüne geliyordu. Atleti başının üzerinden
çıkarınca güneş yüzü görmemiş bembeyaz vücudu
karşımdaydı. Saatin kamerasında göründüğünden çok daha
güzel ve tahrik edici bir manzaraydı karşımdaki. Bembeyaz
bacakları, kalçaları, şişkin ve yuvarlak göbeği, beyaz
sutyeninin taşımakta zorlandığı memeleri ile Afet-i
Devran'dı Meryem. Bu güzelliğin tadına kocası ve Serhat'tan
sonra bakma şerefi benim olacağı için büyük bir mutluluk
duyuyordum.
Beyaz pamuklu bir külot giymişti. Külot
kasıklarını sıkarken amının
izi de belli oluyordu. Ellerini sırtına atıp sutyeninin
kopçasını açtı, memeleri sutyenden kurtulur kurtulmaz löpürdeyerek
sallandılar. Beyaz memelerinin yuvarlak başları açık pembe
iken etli ve büyük uçları koyu pembeydi. Biraz sonra onları hayvan
gibi emip ısıracaktım. Yaşından dolayı
sarkmıştı biraz memeleri, ama tümden yaşlı bir
kadınınki gibi de değillerdi.
Altındaki külotunu lastiklerinden tutup
indirdiğindeyse kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu. Hafiften
kararmış, etli ve büyük dudaklara sahip tertemiz
tıraşlı amı
karşımdaydı. Çekyatı açtım bir
çırpıda. Altındaki bölmede Serhat'la sikişirken
serdiği battaniye vardı. Onu aldım ve o gün
yaptığı gibi iki kat halinde serdim
battaniyeyi.
Meryem çekyata oturdu, artık olacakları
kabullenmiş gibiydi. Çoraplarını çıkarıp attı bir
kenara ve sırtüstü uzandı. Ben de hemen uzandım yanına, yer
açmak için duvara doğru ittim biraz.
Dudaklarını öpmek istedim ama sımsıkı
kapatmıştı ağzını. "Aç şu
ağzını, dudaklarını arala!" deyince itiraz edip
karşı gelmedi. Araladığı dudaklarına yumuldum
hemen. Onları kanırta kanırta emmeye başladım. Bu
arada sağ elim de memelerindeydi. Etli, dolgun memelerini sıkıp
yoğuruyordum.
Kız arkadaşımın memeleri bir elma ise
bunlar irice bir kavun gibiydi. Etli uçlarını parmaklarımın
arasına almış sıkıyordum. Dudaklarını deli
gibi emiyor, yanaklarını ve hafiften çilli beyaz boynunu öpücüklere
boğuyordum. Sonrasında dizlerinden büküp iki yana
ayırdığı bacaklarının arasına
yerleştim ve memelerini emmeye başladım.
Dudaklarını ve yanaklarını öpmekten
daha keyifli, zevk verici bir şeydi bu. Dilimin ucuyla memelerini
yalıyor, aç bir sırtlan gibi uçlarını ısırıyor,
bir bebek gibi emiyordum. Yavaşça ağzımı
aşağılara kaydırdım. Şişkin
göbeğini emip yalarken, yuvarlak bir çukura benzeyen göbek deliğinin
etrafını dilledim.
Sonrasında göbeğinin altına ve
kasıklarına ulaştım. Kalçalarını kavrayıp
kaldırdım ve başımı kasıklarının
arasına soktum. Etli amının
dudaklarını emmeye başladığımda Meryem'in
titrediğini, irkildiğini fark ettim. Bundan zevk alıyordu
anlaşılan. Hafiften sidik kokuyordu amı,
ama baskın bir koku değildi bu.
Yarağımın sertliği doruk noktasına
çıkmıştı artık. Onu sikmek için
sabırsızlanıyordum. Dizlerimin üzerinde doğruldum,
yarağımın kafasından zevk sıvıları
geliyordu. Yarağımı sıvazlarken sessiz duran Meryem telaşlı
bir halde, "Lastik tak, lastik yoksa olmaz!" deyince,
"Tamam!" dedim ve odama koşar adım gittim. Lastik dediğinin
kondom olduğunu biliyordum.
Kız arkadaşımı götünden siktiğim
zamanlarda kullanmak için aldığım bir kutu kondomun içinde
birkaç tane kalmıştı. Bilgisayar masasının
çekmecesindeki kutuyu alıp içeri geçtim. Meryem bıraktığım
gibi duruyordu. Elimdeki kutuyu görünce, "Nerden buldun onu?" diye sordu.
Kondomun bir tanesinin paketini açıp yarağıma takarken, "Sen
beni deneyimsiz sandın herhalde?" dedim.
Yeniden bacaklarının arasında yerimi
aldım. Dizlerinden büktüğü bacaklarını kaldırdı
ve göğsüne doğru çekti ben bir şey
demeden. Deneyimli bir kadındı ne de olsa. Kondomlu
yarağımın kafasını etli am
dudaklarına, amının üzerine ve yarığına sürttüm
bir süre, onu sikiş öncesi daha çok kıvama getirmek istiyordum.
Bu pozisyonda aynı amı
gibi hafiften kararmış, ucunda minik siyah kıllar bulunan ve
sikilmediği, halen bakire olduğu belli olan göt deliği de
çıkmıştı ortaya. Serhat'ın isteyip de
alamadığı götünün tadına zorla da olsa bakacaktım daha
sonra. Ama şimdi bedavadan am sikmenin
telaşındaydım.
Daha sonra kalçalarından kavradım ve
yarağımı yavaşça bastırdım amına.
Amı genişleyip yarağımı içine alırken zevkle
gözlerimi kapadım. Amının içi fırın gibi
sıcacıktı. Geniş amına
rahatça girdi yarağım, dibine kadar almıştı içine. Bir
süre o halde bekledim, Meryem'in yüzünde hiçbir işaret, hareket yoktu.
Sanki yarağımı hissetmemişti, belki de numara
yapıyordu. Ardından hafif hareketlerle ileri geri gidip gelmeye
başladım amında. Dolgun ve bembeyaz
kalçalarını avuçlamıştım, o da bacaklarını
kalkık vaziyette tutmaya devam ediyordu. Ellerimi daha sonra dizlerinin
arkasına atarak ona destek olurken hareketlerimi de
hızlandırmaya başladım.
Altımızdaki eski çekyattan gıcırdamalar
ve yayların çıkardığı sesler geliyordu. Gittikçe
hızlanırken bacaklarını biraz daha kaldırdım
yukarıya. Harika bir duyguydu bu. Hayatımda ilk kez para vermeden
am sikmenin verdiği keyfi yaşıyordum.
Yarağımdaki kondom geciktirici kremliydi, ama gene
de boşalmaya yaklaştığımı fark ediyordum.
Bacaklarını daha da kaldırdım
yukarı. Var gücümle pompalamaya başladım. Meryem'in
şişkin memeleri yarak darbelerimle birlikte löpürdeyip
sallanıyordu durmadan. Meryem ise sol elini duvara dayamış,
sağ elini ise arkaya atıp çekyatın kolundan tutmaya çalışıyordu.
Zevk iniltilerimin arasına onun sıcak nefesinin ve arada
çıkardığı, "Ihhh, uhhh!" sesleri
karışıyordu.
Her yanım titremeye, kalbim daha hızlı
atmaya başlarken son gücümle Meryem'in amına
pompalıyordum. Yarağım ve taşaklarım
amına ve kasıklarına çarptıkça aynı
Serhat onu sikerkenki gibi şiddetli 'Şap şap şap!' sesleri
çıkıyor, küçük ve izbe salonun içini dolduruyordu. Bu seslere
Meryem'in artık yağlanmış gibi ıslanan geniş
amından çıkan osuruğa benzer sesler
karışıyordu.
Sonunda boşaldığımda
aldığım tarifsiz zevki iliklerime kadar hissettim. Meryem harika
bir zevk yaşatmıştı bana. Yarağımı
amından çıkardığımda kondomun
üstünü sanki sabun köpüğüne bulanmış gibi görünce korkuya
kapıldım acaba kondom delindi mi diye, ama sonra bunun Meryem'in
amının sıvıları olduğunu anlayınca
rahatladım. Belki o da zevk alıp boşalmıştı.
Zaten amının etrafında da ıslaklık
vardı. Kondomun içiyse döllerimle dolmuştu. Geciktiricili kondom
olmasına rağmen erken
boşalmıştım, ama yine de müthiş bir keyif
duymuştum.
Kalkıp tuvalete geçtim. Kondomu çıkarıp
alaturka tuvalete attım, işedikten sonra geri döndüm. Meryem
kalkmış giyiniyordu. Ona, "Harikaydın, sen de zevk aldın
mı?" dediğimde hiçbir şey demedi. Sessizce giyinmesine devam
etti. Ama giyindikten sonra, "Sakın bir daha bana yaklaşma!" dedi
parmağını suratıma sallayarak.
Bu hareketine gülerek, "Oo güzelim daha dur bakalım,
bu başlangıçtı. Elime düştün artık, ya benim her
dediğimi yaparsın yada bütün her şeyi kocanla oğlun
öğrenir!" dediğimde öfkeli ama ağlamaklı bir sesle, "Allah
belanı versin!" dedi ve bir hışımla Cemil'in odasına
geçip kapıyı kilitledi.
Artık avucuma düşmüştü, onu dilediğim
gibi sikmenin yolunu bulmuştum. Dışarda götünü bana
avuçlatmıştı, aklı sıra beni bununla avutup alay
edecekti. Numaradan yüzüme gülmüştü. Ama işler umduğu gibi
çıkmamıştı.
Serhat'la yediği naneler şimdi tek tek önüne
seriliyordu...
[Burak]
|