Ev Arkadaşımın Türbanlı Annesi! (3) (Burak 24 Y., İstanbul)
Pazar günü
öğleye doğru uyandığımda Cemil evde yoktu. Meryem
Hanım ise çekyatta oturmuş televizyon izliyordu. Beni görünce bozulur
gibi oldu. Bir şey demeden odama dönecekken, "Kahvaltı yapacaksan
mutfakta börek var!" dedi kuru ve sert bir sesle.
Bir Pazar kahvaltısında ev yapımı börek yemeyeli çok
olmuştu. "Teşekkür ederim!" dedim. "Bir şey değil,
istediğin kadar alabilirsin!" dedi ve ardından başka bir
şey demeden Cemil'in odasına girip kapısını
kapattı. Geçen gün bana orospu çocuğu demişti ama şimdi
yaptığı börekten yiyebileceğimi söylüyordu.
Mutfakta küçük fırının içinde iki tepsi börek vardı. Çay da
demlenmişti. Börekten birkaç büyük parça koparıp sıcak çay
eşliğinde afiyetle yedim. Odama geçerken Meryem Hanım'ın
telefonda konuştuğunu duydum. Kulağımı kapıya
verip içeriyi dinledim.
"Olmaz diyorum sana olmaz, arkadaşı burada... Laftan anlamıyor
musun sen? Ne diyeyim adama, dışarı çık mı diyeyim? ...
Nerede orası? İyi de ben buraları bilmiyorum, nasıl gelirim
oraya? ... Taksi nerden bulayım?" diyordu. Konuştuğunun Serhat
olduğuna emindim.
Odama geçip kapımı kapattım. Birkaç dakika sonra kapıma
vurdu, heyecanla açtım. Meryem Hanım karşımda süklüm püklüm
bir haldeydi. "Buyurun, bir şey mi lazım?" dedim. "Şey, benim
Beşiktaş'a gitmem lazım, ama nasıl giderim bilmiyorum.
Buralarda taksi var mı?" dedi. "Aşağı caddeden geçenlere
binebilirsiniz!" dediğimde, "Ben orayı bile bilmiyorum, nerden
bulayım?" dedi. "Şey, o zaman ben bindireyim sizi!" deyince, "Zahmet
olmazsa, çok makbule geçer!" dedi ve ardından, "Ben
hazırlanayım!" diyerek odaya girip kapıyı kapattı.
Kadının aşığı ile buluşmasına
yardım edeceğim aklımın ucundan bile geçmezdi, ama
yaptığım tam da buydu.
Birkaç dakika sonra Meryem Hanım odadan çıktı. Çıkarken de
kapıyı kilitlemeyi unutmadı. İkinci bir külot mevzusu
yaşanmasını istemiyordu. Uzun ve siyah bir pardesü vardı
üzerinde. Beline oturan pardesünün altında iri memeleri
belirginleşmişti iyice. Başında kırmızı
desenli büyük bir türban vardı. Göz kenarlarına hafiften bir makyaj
bile yapmıştı. Her ne kadar aşığı ve
sikicisi de olsa kendini Serhat'a beğendirmek istiyordu. Siyah topuklu
ayakkabısını da giyince dışarı çıktık.
Önümden pardesünün eteklerini tutarak merdivenleri çıkıyordu. Bu
sırada çorapsız ve bembeyaz baldırları da açığa
çıkıyordu. Sağlam bir götü vardı ve önümde bıngıl
bıngıl sallanıyordu. Meryem Hanım aşığı
ile sikişmeye gidiyordu, ama benim de yarağımı
kaldırıyordu...
Aşağı caddeye indik, geçen taksilerden birini durdurdum. "Abla
Beşiktaş'a gidecek, en yakın yoldan götürürsün!" dedim
taksiciye. "Sen merak etme kardeş, ben hallederim!" dedi taksici. Arka
koltuğa oturan Meryem Hanım bana, "Allah razı olsun, çok
sağ ol!" dedi gülümseyerek. İlk defa gülümsemiş, teşekkür
etmişti. Meryem Hanım Serhat'la buluşmaya daha doğrusu
sikişmeye giderken, ben de eve döndüm. Döner dönmez de tuvalete girdim ve
Meryem Hanım'ı düşünerek 31 çektim.
1 saat kadar sonra Cemil aradı. "Anneme ulaşamıyorum, telefonu
kapalı. Versene konuşayım!" deyince, "Annen yok,
dışarı çıktı!" dedim. "Nereye gitti ki?" diye sordu
şaşırmış gibi. "Bilmiyorum, bir şey demedi bana!"
dedim. "İyi, tamam!" diyerek kapattı. Annesinin o sıralarda
Serhat'la çatır çatır sikiştiğinden habersizdi. Meryem
hanımın Beşiktaş'a gittiğini söylememekle iyi mi ettim
kötü mü bilmiyordum, ama söyleyip işin içine karışmak da
istemiyordum.
2 saat sonra kapının zili çaldı. Gelen Meryem
Hanım'dı. Telaşla içeri girerken ilk sözü, "Cemil geldi mi?"
oldu. "Yok, gelmedi ama aradı. Size ulaşamamış..." dedim.
"Benim de telefonun şarjı bitmiş, eski telefon, hemen
kapanıyor!" dedi elindeki telefonu gösterip. Daha sonra hiçbir şey
demeden Cemil'in odasına girip kapıyı kapattı.
Az sonra içerde Cemil'le konuştuğunu duydum. "Döne aradı, onun
yanına gittim oğlum. Çay içip konuştuk. Bu telefonun
şarjı çabuk bitiyor, kaç defa dedim babana bana yeni bir telefon
alsın diye, ama almadı..." diyordu. Cemil saf bir çocuktu, annesi onu
kandırmasını iyi biliyordu...
Birkaç gün sonra akşamüzeri eve geldiğimde bir sürpriz bekliyordu
beni. Serhat çekyatta oturmuş, önündeki tabaktan meyve yiyordu. Geçen gün
yüzünü görememiştim. En fazla 40 yaşında gösteriyordu. Kel,
saçsız kafasına inat siyah ve gür sakalları vardı. İri
yarı, güçlü kuvvetli bir adamdı. İnsanı korkutan bir
görünüşe sahipti.
Cemil de yanındaydı ilginç şekilde. Cemil, "Abi gel, bak bu
Serhat abi, annemin amcasının oğlu, geçen gün baklava getiren
dedim ya, o!" dedi. "Memnun oldum!" dedim ve elimi uzattım. Serhat ayağa
kalkıp elimi sıktı sıkıca ve "Ben de!" dedi kaba ve
isteksiz bir sesle.
Meryem Hanım beni görünce yüzünü ekşitti. Sikicisi oğluyla yan
yana oturmuş meyve yiyordu ve ben bir anda damdan düşer gibi
aralarına girmiştim. "Afiyet olsun!" diyerek odama geçtim. Az sonra
kapıma vuruldu. Meryem Hanım elinde bir tabak meyveyle
kapımın önündeydi. Tabağı uzatıp, "Afiyet olsun!" dedi
hiç yüzüme bakmadan. Tabağı alırken parmaklarım
parmaklarına değdi. O bunun farkına bile varmazken ben
heyecandan ölecek gibi oldum.
Tepeleme meyve ile dolu tabağı silip süpürürken kapıma vuruldu
yine. Açtım, bu kez Cemil karşımdaydı. "Abi, Serhat abi
bizi yemeğe götürüyor, sen de gel gidelim!" dedi. "Yok oğlum, siz
gidin ailecek. Benim ne işim var aranızda?" dedim. "Olmaz abi, gelmezsen
çok kırarsın beni, güzel bir yemek yeriz, eğleniriz, vakit
geçiririz!" dedi keyifli keyifli. "İyi, tamam!" dedim, Cemil'i kırmak
istemiyordum. Ne de olsa kiranın yarısını o veriyordu, hem
bedavadan yemek yiyecektim.
Meryem Hanım hazırlanmıştı. Geçen günkü pardesüsü
vardı üzerinde. Ancak bu kez makyaj yapmamıştı. Çenesinin
altından sıkıca bağladığı büyük
başörtüsüyle yaşından büyük gösteriyordu. Arabaya binerken
Serhat Cemil'e, "Cemil sen arkaya annenin yanına otur, arkadaş da
yanıma geçsin!" dedi. Meryem hanımın külotuna
akıttığımı Serhat da biliyordu ve o yüzden kendince
beni Meryem hanımdan uzaklaştırmaya çalışıyordu.
Cemil ve annesi arka koltuğa geçerken ben Serhat'ın yanına
oturdum. Serhat yol boyu Cemil'le konuşurken benimle hiç
konuşmadı. Aynı şekilde Meryem hanımdan da hiç ses
çıkmıyordu. Gelmemden ikisi de rahatsız olmuştu, ama arada
Cemil olduğundan bir şey diyemiyorlardı.
Lüks sayılabilecek bir kebapçıya gittik. Serhat sert tabiatlı
olmasına karşın bonkördü. Cemil ve ben hapur hupur midemizi
doldurduk. Meryem Hanım ise oldukça sessizdi. Ürkek ve çekingen bir
şekilde yiyordu yemeğini.
Eve döndüğümüzde Meryem Hanım odaya geçip kapıyı
kapatırken, ben Cemil'e Serhat'la ilgili sorular sordum. Serhat'ın
lokantacılık yaptığını, durumunun fena sayılmadığını,
evli ve 2 kızının olduğunu söyledi. Anne ve
babasının Sivas'ta yaşadığını, ayda yada iki
ayda bir Sivas'a onları görmeye gittiğini söyledi. "Sivas'a geldiğinde
bize de uğrar!" dedi. Tabii bu uğramalarda Serhat'ın annesini
siktiğinden habersizdi Cemil.
Biz konuşurken Meryem Hanım odadan çıkıp yanımıza
geldi ve "Saat kaç?" diye sordu. Cemil de ben de kol saati kullanmıyorduk.
Cemil telefonuna bakıp saati söylerken, annesi, "Oğlum, şu
duvara bir saat asın da dakka başı saati sormayayım. Sen de
rahat et, ben de!" dedi. Meryem hanımın bu sözleri kafamın
içinde şimşekler çaktırdı bir anda. "Tamam, ben
hallederim!" dedim Cemil'e.
Ertesi gün okuldan sonra önceden adresini aldığım bir
mağazaya gittim. Kredi kartımın limitini doldurma pahasına
epey para ödeyerek güzel bir duvar saati aldım. Getirip duvara
astığımda, Meryem Hanım, "Allah razı olsun, hah
şöyle, saat kaç diye durmadan telefona mı bakmak lazım!" dedi.
Saati beğenmişti, ancak saatin içinde bir casus kamera
olduğundan habersizdi.
Sonraki gün eve girdiğimde, Meryem hanımın, "Cemil sen misin?"
diyen sorusu ile karşılaştım. Kendisi görünmüyordu,
Cemil'in odasındaydı. "Hayır, benim, Burak!" dediğimde bir
şey demedi, ancak oda kapısının kapanma sesi geldi.
Saatin arkasındaki hafıza kartını aldım. Gün içinde
Meryem hanımın ne yaptığını çok merak ediyordum.
Acaba Serhat gelmiş ve sikişmişler miydi? Odamın
kapısını kilitleyip kartı bilgisayara taktım.
Saati satan adam görüntü ve ses kalitesinin çok iyi olduğunu, harekete
duyarlı olduğundan sadece bir hareket anında kayıt
yaptığını söylemişti. Kalbim deli gibi
çarpıyordu. Kartın içindeki video dosyasına tıklayıp
açtım...
Saat 09:30'da Meryem Hanım elinde telefonuyla çekyatta oturuyordu.
Kulaklığı takıp sesi açtım hemen. Konuştuğu
Serhat'tı. "Ne zaman gelirsin? Yok, Cemil de yok, öbür oğlan da!
Tamam, acele et!" diyerek kapatırken, saati almakla çok iyi
yaptığımı anladım. Meryem Hanım evde kimsenin
olmaması nedeniyle başını örtmemişti. Uzun ve siyah
saçlarını arkadan bir lastikle bağlamıştı. Uzun
ve bol siyah bir etekle, kırmızı uzun kollu bir gömlek
giymişti.
Saat 10:00'u biraz geçerken kapının zili çaldı. Saniyeler sonra
Serhat salonda, duvar saatinin yani kameranın
karşısındaydı. Yarağım sertleşmeye
başlarken şu anda yan odada bulunan Meryem hanımın
yediği naneleri öğrenecek olmanın heyecanı her
yanımı sarmıştı.
Meryem Hanım bir anda Serhat'a sarıldı sıkıca, Serhat
da aynı şekilde karşılık verdi. Ardından Serhat
çekyata otururken Meryem hanımı da kucağına oturttu. Serhat
Meryem hanımın dudaklarını, yanaklarını deli gibi
öpüyor, arada bazen kendini kaybetmiş gibi, "Çok özledim seni, çok
özledim!" deyip duruyordu. Oysa daha birkaç gün önce Meryem hanımı
taksiye bindirip göndermiştim, o gün de çatır çutur
sikişmişlerdi, ama bu onlar için çok gerilerde
kalmıştı demek ki.
Serhat'ın, "Çok özledim!" sözlerine Meryem Hanım da aynı
şekilde karşılık veriyordu. Serhat onun yüzünü,
dudaklarını, yanaklarını öperken, o Serhat'ın
sırtını, omuzlarını okşuyordu. Derken Serhat
sağ elini Meryem hanımın eteğinin altından soktu. O
anda yarağım patlayacak hale gelmişti bile. Meryem
hanımın çorapsız, bembeyaz ve dolgun kalçasını
avuçlayıp okşarken, benim gözüm o muhteşem kalçadaydı.
Serhat Meryem hanımın kalçasını okşarken, Meryem
Hanım da gömleğinin düğmelerini açmaya
başlamıştı. Azgın, yerinde duramayan bir
kadındı. Az sonra Meryem hanımın beyaz, dolgun memeleri
açığa çıktı. Sutyen takmamıştı,
gömleğin düğmeleri açılır açılmaz memeleri arzı
endam etmişlerdi. Serhat'ın sağ eli Meryem hanımın
kalçasında, ağzı memelerindeydi. Kadının memelerini
deli gibi emiyor, ısırıyor, öpüyordu.
Meryem hanımsa halinden çok memnundu. Serhat'ın kel
kafasını okşayıp öpüyordu bu sırada. Serhat elini
eteğin altına daha çok sokmaya başladı. Derken Meryem
hanımın beyaz külotunun Serhat'ın elinin altında
olduğunu gördüm. Külotun lastiklerini çekiyordu. Kendinden geçmiş
halde Meryem hanımın memelerini emmeye devam ediyordu.
Onlar karşımda sevişirken bense pantolonumu çıkardım,
bir elimi yarağıma atmış diğeri ile mouse tutuyordum.
Kalbim beynimde atıyordu sanki. Sevişmeleri çok uzun sürmedi.
Serhat'ın, "Kalk, soyun hadi!" demesi ile Meryem hanımın,
"Tamam!" diyerek ayağa kalkması ve saniyeler içinde
çırılçıplak kalması bir oldu.
Un gibi beyaz, güneş yüzü görmemiş vücudu kaymak gibiydi. Kaydı
dondurdum, zoom yaptım. Yaklaşık 1,65 boyunda, belki 70-75 kilo
gelen bir kadındı. Meryem hanımın ekrandaki vücuduna
dokundum parmaklarımla, ona gerçekten dokunamıyor, kendimi bu
şekilde avutmaya çalışıyordum. Bir süre bu şekilde
dokundum, sonra kaldığım yerden oynatmaya devam ettim.
Bu arada Serhat da soyunmuştu, çırılçıplaktı.
Kıllı, iri yarı, kaslı vücuduyla salonun ortasında
koca bir heykel gibi duruyordu. Meryem Hanım onun omuzlarına anca
geliyordu. Yarağı koca bir sopa gibi önünde havaya dikilmiş
sallanıyordu. Serhat çekyata oturdu ve bacaklarını iki yana
açtı az sonra, Meryem hanımsa önünde yere diz çöktü. Derken
Serhat'ın yarağını ağzına aldı. Meryem
hanımın sırtını ve götünü görebiliyordum bu anlarda,
ancak çıkardığı sesler beynimin içinde
yankılanıyordu.
"Oğmmm, ığmmm, ağmmm..." diye diye aç bir köpek gibi
saldırmıştı yarağa. Serhat onun saçlarını
okşuyor, ara ara başını geriye atıyordu. "Yala, yala,
ohhh, çok güzel, yala benim orospum, yala..." deyip duruyordu bazen de.
Yarağımı sıvazlıyordum, müthiş bir manzara vardı
karşımda.
Meryem hanımın saksosu devam ediyordu. Başını emme
basma tulumba gibi kaldırıp indiriyordu. Koca götü ise sallanıp
duruyordu. Serhat'ın yerinde olmak için neler vermezdim. Meryem
hanımın bu işi iyi bildiği belliydi. Serhat'ın zaman
zaman kasıklarını, taşaklarını da öpüyordu
yarağını ağzına almaktan başka. Serhat'ın,
"Yavaş, dişleme!" dediği de oluyordu. Meryem Hanım kendini
kaybedip yarağı salatalık zannetmiş
ısırıyordu anlaşılan.
Sakso faslı birkaç dakika sürdü. Serhat kendini kontrol edebiliyordu,
çabucak boşalmıyordu. Onun da deneyimli bir erkek olduğu
çıkmıştı meydana. Gözlerim bayram ediyordu resmen. Meryem
Hanım gizli, gerçek bir hazineydi. Derken Serhat, "Tamam, hadi kalk!" dedi
Meryem hanıma. Meryem Hanım biraz daha devam etti saksoya, ancak daha
sonra kalktı ayağa.
Serhat çekyatta oturmaya devam ediyordu. Meryem Hanım, "Odaya gidelim mi?"
diye sorunca, "Yok be, göt kadar yatak o, burası daha iyi!" dedi. Meryem
Hanım, "O zaman aç şunu hadi!" dedi sabırsızca. "Azdın
mı?" diye sordu Serhat gülerek. "Çok azdım, çok azdırdın
beni!" dedi Meryem Hanım Serhat'ın bu sorusuna. Kılsız,
tıraşlı amı hafiften kararmıştı. Görüntüyü
durdurup zoom yaptım yine. Amının etli dudakları büyüktü.
Bu arada amının sulandığı da belliydi çünkü
görüntülerde kasıklarındaki ıslaklık da belli oluyordu.
Oynatmaya devam ettim. Serhat çekyatı açarken Meryem Hanım görüntüden
çıktı. Az sonra elinde bir battaniye ile geri döndü. "Bu ne?" diye
sordu Serhat. "Dur şunu sereyim, çekyat eski, adamın orasına
burasına batıyor!" dedi Meryem Hanım ve battaniyeyi
çekyatın üzerine serdi iki kat halinde.
Serhat çıkardığı pantolonun cebinden cüzdanını
aldı. Cüzdanın içinden bir kondom çıkarttı daha sonra.
Yarağı önünde dikilmiş sallanmaya devam ediyordu bu sırada.
Meryem hanımsa sırtüstü uzandı çekyata ve bacaklarını
iki yana ayırdı. Bir yandan da amını ovalıyordu.
Az sonra Serhat kondomu yarağına taktı, geçen günkü gibi
kırmızı bir kondomdu bu da. Kondom yarağının
yarısını biraz geçiyordu, tamamına yetmiyordu. "Gel hadi!"
dedi Meryem Hanım Serhat üzerine uzanıp bacaklarının
arasına girerken. Ardından Serhat yarağını
kavradı ve Meryem hanımın amının üzerine,
kasıklarına sürttü bir süre. "Ohhh, ımmm..." diye güçlü
iniltiler çıkardı Meryem Hanım.
Derken Serhat'ın yarağı Meryem hanımın amına
yavaş yavaş girmeye başladı ve Serhat da
bacaklarını arkaya doğru uzattı. Klasik pozisyonda
sikecekti Meryem hanımı. Ellerini Meryem hanımın
başının yanından çekyatın koluna atarken Meryem
Hanım Serhat'ın kaslı sırtını,
omuzlarını okşuyordu.
Serhat yavaş yavaş Meryem hanımın amında
çalışmaya başlarken, eski çekyatın
gıcırtıları da daha çok gelmeye başladı
kulağıma. Aynı zamanda Meryem hanımdan derin iniltiler
geliyordu. Serhat ayaklarını biraz daha geriye atarak kendine
pozisyon yaratırken Meryem hanımın amında daha
hızlı gidip gelmeye de başlamıştı.
"Oğhhh, ağhhh, ığmmm, devam et, ayyyy..." sesleri
istemsizce çıkıyordu Meryem hanımdan. Serhat ise daha da
hızlanmaya başlamıştı. Kıllı götü inip
kalkıyor, yarağı Meryem hanımın amının daha
derinlerine girip çıkıyordu. Çekyatın
gıcırtıları saniyeler içinde çoğalmaya
başlamıştı bu sırada. Serhat gene ayı gibi sesler
çıkartıyordu.
Meryem Hanım ayaklarını Serhat'ın beline dolarken Serhat
daha da hızlandı, bir makine gibi sikiyordu Meryem hanımı.
"Ağhhh, ağhhh, ığhhh, ayyyy, ağhhh, ığmmm..."
diye diye iniltiler koyuveriyordu Meryem Hanım elleri Serhat'ın
sırtında gezinmeye devam ederken.
Serhat gitgide hızlanmaya başlarken götü daha güçlü şekilde
kalkıp inmeye başlamıştı. Demirden bir sopa gibi olan
yarağı Meryem hanımın derin amının içinde kendine
yol açıyordu sanki. Yarağımdan artık zevk
sıvıları gelmeye başlamıştı. Nefes
alış verişlerim gittikçe sıklaşmaya
başlamış, göğsüm şiddetle kalkıp iner
olmuştu.
Az sonra Serhat Meryem hanımın amından çıktı,
dizlerinin üzerine çökmüş vaziyetteydi. Meryem hanımın ayak
bileklerinden tutarak kaldırdı ve omuzlarına attı. Öne
doğru eğilmeye başlarken yarağı yeniden Meryem
hanımın amına giriyordu. Bu şekilde sikmeye başlarken
Meryem hanımın bu pozisyonda daha çok zevk aldığı
çıkardığı sesler ve iniltilerden
anlaşılıyordu.
"Sik, sik, oğhhh, sik, kökle, kökle, ığmmm, kökle..." deyip
duruyordu. Bu sözleri Serhat'ı daha da azdırıyor, Serhat
azdıkça daha büyük bir güçle pompalıyor, köklüyordu. Artık
çekyatın gıcırtıları en son noktasına gelmiş
gibiydi. Gıcırdamaktan ziyade çatır çutur sesler geliyordu
çekyattan. Serhat hayvan gibi, öküz gibi sikiyordu Meryem hanımı.
Öne doğru daha da eğildi, elleriyle çekyat kolundan destek
alıyordu, şınav vaziyeti almıştı. Meryem
hanımın götü bu esnada havaya kalkmış haldeydi.
Serhat'ın her bir abanıp köklemesiyle götü yaylanıyor,
Serhat'ın omuzlarının üzerinden tavana bakan bacakları
sallanıp duruyordu.
Müthiş azdırıcı, tahrik edici bir manzaraydı bu. En
iyi pørnø filmden bile daha çok zevk veriyor, coşturuyordu. Serhat'ın
abanmaları devam ettikçe Meryem hanımın iniltileri de
çoğalıyordu. "Ağhhh, sik, sik, ayyy, ağhhh, sik, kökle,
sik, daha çok, sik..." diyordu aldığı zevkle kendinden
geçmiş bir halde.
Serhat bu pozisyonda pek rahat edememiş olmalı ki Meryem hanımın
amından çıktı az sonra. Meryem hanımın sol
bacağını omzunda tutarken sağ bacağını
indirdi, her iki bacağını ayırdı iyice. Sol
ayağını yere koydu, sağ ayağı çekyatta
kaldı. Yarağını kısa bir süre sıvazladıktan
sonra Meryem hanımın derin bir çukuru andıran amına sokmaya
başladı tekrar.
Kondom yarağının tamamını içine alamazken Meryem
hanımın amı olduğu gibi alıyordu. Tabii bu görüntü
benim yarağımı kaldırırken aynı zamanda
şaşkınlığımı da artırıyordu.
Serhat bu pozisyonda daha da büyük bir güçle pompalamaya, sikmeye
başladı.
Çıldıracak gibiydim artık. Meryem hanımın
Serhat'ın omzundaki sol bacağı sallanıp duruyordu sürekli,
dizinden büktüğü sağ bacağını ise kendisi tutuyordu.
Serhat ayaklarından aldığı destekle köklüyor, götü inip
kalkıyordu devamlı. Yarak Meryem hanımın amına piston
gibi girip çıkıyor, ikisinden gelen iniltilere çekyatın kulak
tırmalayan gıcırtıları eşlik ediyordu.
Meryem hanımın koca memeleri Serhat'ın pompalamaları ile
beraber deli gibi sallanıyordu. Meryem Hanım boşta duran eliyle memelerini
avuçlayıp sıkıyor, onların deli gibi sallanmasına
engel olmaya çalışıyordu bazen de.
Serhat'tan geçen gün duyduğuma benzer korkutucu sesler çıkmaya
başladı az sonra. "Ağhhh, ağhhh, ohhh, boşal,
boşal, amına koduğumun orospusu, ahhh, boşal..." deyip
duruyordu kendini kaybetmiş halde. Bir ara Serhat deli gibi pompalamaya
başladı. Sanki görüntüler hızlandırılmış
gibiydi. Büyük bir hızla ve güçle sokup çıkartıyordu
yarağını Meryem hanımın amına. Bu anlarda Meryem
Hanım Serhat'la çekyat arasında tost olmuş vaziyetteydi. Ancak
halinden duyduğu memnuniyet çıkardığı zevk iniltileri
ile belli oluyordu.
Boşalmaya gittikçe yaklaşıyordu Serhat. En sonunda derinden ve
güçlü hırıltılar, böğürtüler eşliğinde
boşaldığında hareketleri yavaşlamaya başladı.
Gücünü son damlasına kadar kullanmış, Meryem hanımı
hayvan gibi sikmişti. Meryem hanımdan da yoğun ve güçlü zevk
iniltileri geliyordu bu sırada.
Bir dakika kadar sonra Serhat Meryem hanımın amından
çıktı. Kondomun içi dölleriyle dolup taşmış, kondom nerdeyse
yarağının ucuna kadar gelmişti. Meryem hanımın
amının etrafı, kasıkları sırılsıklam
bir haldeydi. Serhat ayağa kalkarken Meryem Hanım da doğruldu.
Serhat görüntüden çıkarken Meryem Hanım bir süre daha oturmaya devam
etti çekyatta. Ardından o da görüntüden çıktı. Görünmeseler de
sesleri geliyordu. İkisi de tuvaletteydi. Videoyu durdurdum.
Artık kendime hakim olacak durumda değildim. Birkaç kağıt
mendil aldım elime, kısa bir süre yarağımı
sıvazladıktan sonra deli gibi boşalmaya başladım.
Döllerimi kağıt mendillerle sildim. Boşalmak beni
rahatlatmıştı.
Bu arada kulaklık halen kulağımdaydı. Çıkartınca
içerden gelen sesleri duydum. Cemil gelmişti, annesiyle konuşuyordu.
Beni bu halde görmelerinden çekindiğim için bilgisayarı
kapattım. Kağıt mendilleri katlayıp
yatağımın altına koydum. Üstümü başımı
toparladım ve sessiz olmaya çalışarak kilitlediğim
kapımı açtım.
Cemil sabah annesinin sikiştiği çekyatta oturmuş, elinde bir
telefonla uğraşıyordu. Yeni bir telefondu bu ve kutusu
sehpanın üzerindeydi. Meryem Hanım da yanında oturuyor, telefona
bakıyordu. Beni görünce biraz gerginleştiğini fark ettim. Uzun
ve bol siyah eteği gene üzerindeydi, ama kırmızı
gömleği yoktu. Onun yerine çiçekli bol bir gömlek giymişti.
Başında omuzlarını ve memelerini de örten büyük bir türban
vardı ve çenesinin altından bağlamıştı yine.
Cemil telefonu nasıl kullanacağını gösteriyordu annesine.
Meryem Hanım yeni bir oyuncağa sahip olmanın
heyecanını yaşayan küçük bir çocuk gibiydi. "Tamam oğlum
ver bana, ben hallederim..." deyip duruyor, telefonu Cemil'in elinden almaya
çalışıyor, ama Cemil vermiyordu bir türlü. "Dur be kadın,
az sabret!" diyordu sürekli Cemil. Annesinin ne kadar sabırsız
olduğunu daha az önce görüntülerde izlemiştim.
Gözlerim Meryem hanımın üzerindeydi. Onu aklımdan çıkarmam
mümkün değildi. Görünüşünün tam tersi, azgınlığı
başına vurmuş bir kadındı.
Bakışlarımdan rahatsız olduğunu fark ettim, ama
umurumda değildi. Serhat ile deliler gibi sikişirken iyiydi de benim
bakışlarımdan mı rahatsız oldun amına
koyduğumun orospusu dedim içimden.
Cemil sonunda telefonu annesine verdi. Meryem Hanım kalktı, hiç
yüzüme bakmadan Cemil'in odasına geçerken, "Mutfakta köfte var,
ısıtıp yersiniz!" dedi ikimize birden. İzlediklerim ve
boşalmak beni acıktırmıştı, güzel bir yemekle
karnımı doyurmak çok iyi olacaktı.
"Telefonu kaça aldın?" diye sordum Cemil'e. "Ben almadım, Serhat abi
almış!" dedi Cemil. Demek Serhat almıştı telefonu.
Kadını sikmekle kalmamış bir de telefon hediye
etmişti.
Yemekten sonra odama geçtim ve kapımı kilitledim yine. Bu kısa
aranın ardından videonun geri kalanında beni nelerin
beklediğini çok merak ediyordum...
[Burak]
|