Ev Arkadaşımın Türbanlı Annesi! (2) (Burak 24 Y., İstanbul)
"Gel hele
şöyle, çok özledim seni!" dedi gelen adam. Meryem hanımın buna
cevabı, "Dur be, yavaş ol, ayılaşma!" oldu. "Boynuzlu gavat
kocan ne zaman gelecek?" diye sordu bu kez adam. Meryem Hanım, "Ne
bileyim, en az bir ay yok, Adana'ya gitti!" deyince, "O yoksa biz varız
gülüm!" dedi kahkaha atarak, peşinden de, "İyi oldu bu işi
alması, çok sıkıldım be devamlı Sivas'a gidip
gelmekten, rahat ederiz. Cemil'in burayı tutması da iyi oldu ha,
yoksa bir de ev ayarlamakla uğraşırdık. Gerçi ev dökülüyor
ama idare eder gene de!" deyince, Meryem Hanım, "Sen buraya eve bakmaya
mı geldin, yoksa bana mı?" dedi.
Meryem Hanım kocasını aldatıyordu. İnanamıyordum.
Tesettürlü, dini bütün bir kadındı, ama kocasını başka
biriyle aldatıyor, boynuzluyordu. Ve üstelik bunu uzun zamandır
yaptığı anlaşılıyordu. Adam Sivas'a gidip geldiğini
söylemişti çünkü. İstanbul'dan Sivas'a gidiyor, Meryem
Hanım'ı sikip geri dönüyordu. Ve şimdi Meryem Hanım onun
ayağına İstanbul'a gelmişti. İçimden bir ses bu
adamın Cemil'i ve Hamit Bey'i tanıdığını
söylüyordu, belki de akrabalardı.
Salondan geliyordu sesleri ve ben de odamda durmuş onları dinlemeye
devam ediyordum. Bir süre sessizlik oldu, ardından, "Dur be yavaş
ol!" diyen Meryem Hanım'ın sesi böldü sessizliği. "Çok özledim
seni, geçen geldiğinde yapamadık zaten!" dedi adam. Meryem
Hanım, "Nasıl yapacaksın, herif yanımdaydı, manyak
mısın!" dedi tepkili bir sesle. Adamın buna cevabı ise,
"Ben de onu diyorum ya zaten, gavat boş bırakmadı seni!" oldu.
Konuşmalarını dinlerken bir taraftan da kalp
atışlarım artmaya ve yarağım sertleşmeye
başladı. Her ihtimale karşın cep telefonumu sessize
aldım, bir anda çalıp işi bok edebilirdi. Bu kısa
sessizliklerin ve konuşmaların ardından bir sikişmenin
yaşanacağını biliyordum ve bunu bilmek beni müthiş
heyecanlandırıyordu.
Az sonra Meryem Hanımın, "Oğlanın yatağı var ama
küçük, tek kişilik. Bu çekyatı açalım!" demesini duydum. Adam,
"Olur, bu daha geniş. Yahu bu Cemil çok akıllı çocukmuş.
Baksana evin penceresi bile yok. Tam bize göre olmuş burası vallahi.
Bana bak, binada kimse yok değil mi, bizi gören eden olmasın sonra,
senin oğlanın kulağına bir şey gitmesin?"
dediğinde, Meryem Hanım, "Yok be korkma. Binada kimse kimseyi
tanımıyor. Ne Cemil'i tanıyorlar, ne de Cemil onları
tanıyor. Bu üst katta da zaten kimse oturmuyormuş. Senin hangi
daireye geldiğini kim nerden bilecek?" dedi.
Meryem Hanım işi garantiye almıştı. Daha doğrusu
aldığını sanıyordu, ama beni unutmuştu. Evin
içinde, odamda olduğumu bilmeden aşığıyla
sikişecekti. Kalbim göğsümü delecek gibi atıyordu artık. O
gece kocasıyla sikişirken dinlemiştim, şimdiyse
aşığıyla sikişirken dinleyecektim Meryem
hanımı.
Derken eski çekyatın gacır gucur sesler çıkartarak açılma
sesi geldi. Evet, başlıyorlardı. Çıldıracak gibiydim.
Adam Cemil'e teşekkür ediyordu bu evi tuttuğu için. Bu sayede rahat
rahat onun annesini sikebilecekti. Doğrusu bir teşekkür de ben
borçluydum Cemil'e. Onun sayesinde böylesi olaylara şahit oluyordum.
Adamın, "Soyunsana, ne bekliyorsun?" dediğini duydum. Bir süre
sessizlik oldu, sadece çekyatın gıcırtıları geliyordu
kulağıma. O sessizlikte soyunduklarını anladım. Az
sonra, "Tıraş mı oldun?" dedi adam. Meryem Hanım, "Evet,
güzel olmuş mu?" dedi karşılık olarak. "Güzel ne kelime,
bir içim su olmuşsun!" dedi adam neşeli bir sesle.
Kısa bir süre sonra, "Yavaş ol be, biraz kibar ol, bu ne böyle?" dedi
Meryem Hanım. Adamsa, "Ulan özledim diyorum be özledim, gel şöyle!" dedi
sert bir tonda. Konuşmalarını rahatça duyabilsem de bir şey
göremiyor olmak canımı sıkıyordu.
Az sonra, "Ağğğhh, yavaşşş!" diyen küçük bir
çığlık geldi Meryem hanımdan. Adam oldukça sertti
anlaşılan. Meryem hanıma haşin davranıyordu. Acaba
sikmeye başlamış mıydı, yoksa henüz ön sevişme
faslında mıydılar, bunu bilmiyordum ama Meryem hanımın
geçen gece hiç ses çıkartmadan kocasına kendini siktirmesi gibi bir
durumun olmayacağını tahmin ediyordum.
Bir süre sonra konuşmalar yerini fısıltılara
bıraktı, net duyamıyordum. Ancak çekyattan gelen
gıcırtılar çoğalmaya başlamıştı. Eski
çekyat bana sikişmeye başladıklarını söylüyordu sanki.
Meryem hanımdan, "Ağğhh, yavaşş, ayyy, ağhhh!"
sesleri gelmeye başlarken, adamın yarağını
köklediğini düşünüyordum.
Çekyatın gıcırtı sesleri saniyeler içinde artmaya
başlarken şiddetli ve tok 'Şlap, şlap, şlap!' sesleri
gıcırtıları geride bıraktı. Adam
pompalıyordu Meryem hanıma ve Meryem hanımın buna
cevabı, "Oğhhh, sik, sik, ağhhh!" şeklinde oluyordu.
Yarağım kazık gibiydi artık. Adam içerde çatır
çatır sikiyordu Meryem hanımı ve ben yarağımı
okşayıp dinliyordum.
Tahmin ettiğim gibi Meryem Hanım sessizce durmak yerine inleyerek,
ohlayarak, ahlayarak aldığı zevki açığa
çıkartıyordu. Adamsa ayı gibi böğürmeye
başlamıştı artık. Gıcırtılara ikisinden
yükselen iniltiler karışıyordu ve evimin salonu pørnø film
gösterilen bir sinema salonuna dönüşmüştü.
'Şlap, şlap, şlap!' sesleri hiç kesilmeden devam ediyordu. Adam
büyük bir güçle pompalıyor, ikisinin kasıkları bu şiddetli
ses patlamalarını yaratıyordu. Adamın iniltileri Meryem
hanımınkileri bastırmaya başlamıştı
artık. Çekyat üstündeki sikişmeye dayanmaya çalışıyor,
ama sanki canı yanan bir insan nasıl inlerse o da aynı
şekilde inliyordu. Yarağımdan zevk sıvıları
gelmeye başlamış, elim ıslanmıştı.
Adamın iniltileri ve çekyatın eskimiş yaylarının
gıcırtıları artık son raddeye gelmişti. Adam
Meryem hanımı hayvan gibi sikiyordu resmen. Meryem hanımsa bu
durumdan çok memnundu ki, "Oğhhh, ağhhh, sik, sik, ağhhh, ayyy!"
seslerini evde kimsenin olmadığını düşünerek rahatça
çıkartıyordu. Oysa ben evdeydim ve kulaklarım duyduklarına
inanamıyordu.
Sonunda adamın resmen kurbanlık bir dana gibi böğüre böğüre
boşaldığını anladım. Uzun ve
hırıltılı inlemeleri giderek azalmaya başlarken, çekyatın
gıcırtıları da aynı şekilde
azalmıştı. Meryem hanımın zevk ve acı ile
karışık inlemeleri de kısılmıştı.
Bir iki dakika kadar sonra adamın, "Oğhhh, yoruldum be!"
dediğini duydum. Meryem Hanım, "Öküz gibisin, belimi
kırdın!" dedi karşılık olarak. Adam, "Amma tantana
yaptın sen de be!" dedi sinirlenmiş gibi. Gerçekten de adam Meryem
hanımı öküz gibi sikmişti.
Saat 12:00 olmak üzereydi. Ayakta boşalacaktım nerdeyse.
İçerdeki konuşmalar kesilmiş, yerini derin bir sessizliğe
bırakmıştı. Birkaç dakika sonra adamın, "Tuvalet
nerde?" dediğini duydum. "Şu arkada, solda!" dedi Meryem hanım.
Adam tuvalete gitmek için benim kapımın önünden geçecekti.
Kapımın önünden geçerken anahtar deliğinden baktım.
Görebildiğim adamın halen sertliğini koruyan oldukça iri
yarağı oldu sadece. Yarağına kırmızı bir
kondom takmıştı. Kondomun içi dölleri ile dolmuş, üzeri ise
Meryem hanımın amının sıvıları ile
kaplanmış, koridorun ışığı altında
parlıyordu. Bu koca yarağıyla hayvan gibi sikmişti Meryem
hanımı.
Adam çişini yaptıktan sonra salona geri döndü. Meryem
hanımın, "Serhat, aç mısın, yemek hazırlayayım
mı?" diye sorduğu soruya, adam, "İyi olur, çok yordun beni!"
dedi yanıt olarak. Demek adı Serhat idi. Meryem Hanım adama
adıyla anca kendisini siktikten sonra seslenmişti ve ben de
adını yeni öğrenmiştim.
Meryem hanımın mutfağa geçip yemek
ısıttığını duyuyordum. Dün geldiğinde
mutfağa girip bir tencere kuru fasulye pişirmiş, ben de iki
tabak yemiştim. Şimdi o yemekten aşığına da
veriyordu, yani Serhat'a.
Serhat da aynı benim gibi kuru fasulyeyi çok sevmişti, "Ellerine
sağlık, çok güzel olmuş. Benim karı böyle yapamıyor!"
deyince, Meryem hanım, "Senin karı neyi doğru düzgün
yapıyor ki Allah aşkına!" dedi. Bu konuşmalar gösteriyordu
ki tahminim doğru çıkmıştı. Bunlar birbirlerini
tanıyordu, muhtemelen de akrabaydılar.
Az sonra kapımın önünden biri geçti hızlıca. Meryem
hanımdı bu. Tuvalete girmiş, çişini yapıyordu.
Kapıyı kapatmadığı için işemesinin sesini
duyabiliyordum. Küçük ve mağara gibi bir evdi burası ve ben
devamlı şikayet ederdim bundan. O gün ilk defa evin bu halinden
memnuniyet duymuştum. Meryem Hanım aşığıyla
deliler gibi sikişmiş, ben de evin bu özelliği sayesinde
olanı biteni dinlemiş ve dinlemeye devam ediyordum.
Sifon sesinin ardından hemen eğilip anahtar deliğinden
baktım. Meryem hanımın bembeyaz, gün yüzü görmemiş
kalçalarını görebildim sadece. Dolgun, etli kalçaları
vardı. Yutkundum, bu güzelliğin tadına Serhat bakıyordu
şu anda ve ben elim yarağımda öylece kapının
arkasında duruyordum.
Birkaç dakika sonra, "Getireyim mi gene?" diye sordu Meryem hanım. Serhat,
"Yok, ellerine sağlık, yeter bu kadar. Bırak şimdi
yemeği de gel şöyle!" dedi. Bu konuşmanın ardından
uzun bir sessizlik yaşandı, sadece çekyatın
gıcırtılarını duyabiliyordum.
Sikişmenin ardından şimdi de sevişiyorlardı
anlaşılan. Az önceki yüksek perdeden sesler çıkartarak
yaptıkları sikişmeye inat şimdi olabildiğinde az ses
çıkarıyorlardı. Meryem hanımdan, "Uffff, ayyyy, ığmmm!"
sesleri geliyordu belli belirsiz. Serhat'ın onun vücudunu, memelerini öpüp
emdiğini, yaladığını düşünüyordum bu seslerin
sebebi olarak.
Birkaç dakika sonrasındaysa Serhat'ın, "Oğhh, çok güzel, devam
et, oğhhh!" diye diye inleme sesleri geldi kulağıma. Meryem
hanımdansa ses çıkmıyordu. Kalp atışlarım
aynı şiddette devam ediyordu. Acaba Meryem Hanım sakso mu
çekiyordu Serhat'a?
Kısa süre sonra, "Tamam, gel şöyle!" dedi Serhat. İlk
postanın ardından ikinci kez sikecekti Meryem hanımı. Benim
de yarağım yeniden sertleşmeye başlarken, Meryem
hanımın, "Bu çekyat belimi acıtıyor, içerde
oğlanın yatağında yapalım, küçük ama hiç değilse
rahat!" demesini işittim.
"Nerden buldunuz bunu, çok eskimiş?" dedi Serhat. "Bizim oğlanın
arkadaşınınmış, kim bilir kaç senelik!" dedi Meryem
hanım. "Bana bak, nasıl biri bu arkadaşı?" diye sordu
Serhat benim için. "Bakarsan böyle saf, temiz görünüyor, ama abazanın
biri. Herif geçen geldiğimde bavulu karıştırıp
külotlarımdan birini almış. Hem de senin o
aldığın mavi külotumu. Yatağının altında
buldum, orospu çocuğu attırmış bir de döllerini üstüne.
Allahtan bizim herife fark ettirmedim, yoksa sıçardı
ağzına!" dedi Meryem Hanım.
Serhat, "Cemil nerden bulmuş bu piçi? Bizim o taraflı biri
olsaydı keşke. Bana bak, o herifin yanında giyimine,
hareketlerine falan dikkat et!" deyince, Meryem Hanım, "Deli misin, ben
oğlumun yanında bile başımı açmıyorum. Elin
serserisinin yanında mı yapacağım, sen merak etme!" dedi.
Bunun üzerine Serhat, "Bilmiyorum yani, ona göre. Sonra herif kalkıp
hallenir sana falan, gelir sikerim anasını onun!" dedi sert bir sesle.
Serhat'ın değil de Meryem hanımın benim hakkımda bu
şekilde konuşmasına bozuldum. Benim için orospu çocuğu
demesine ayrı sinir oldum. Bana orospu çocuğu diyor, ama kendisi
kocasını boynuzluyordu, hem de akrabalarından biriyle. Ben sana
yapacağımı bilirim dedim içimden, ama o anda sessiz kalıp
yeni sikişmelerini dinleyecektim. Bu arada o külotu Meryem hanıma
Serhat'ın aldığını öğrenmiştim. Demek Serhat
Meryem hanımı sadece sikmiyor, aynı zamanda ona
çamaşır bile alıyordu.
Az sonra salondan yan odaya geçtiler. Kulağımı duvara verdim.
Sesler şimdi duvarın içinden gelse de salondaki konuşmalar gibi
duyabiliyordum. Ancak sesler bana yetmez olmuştu, gözlerimle de olaya
şahit olmak istiyordum. Kapının topuzunu çevirdim yavaşça,
usulca açtım ve koridora çıktım. Cemil'in odası her ne
kadar benimki ile yan yana olsa da, kapıları yakın değildi.
Kapıların arasında en az 2 metre mesafe vardı.
Parmak uçlarıma basarak sessizce ilerledim. Odanın
kapısını aralık bırakmışlardı.
İçerden, "Oğğhhh!" diye bir inilti geldi o ara, Meryem
hanımdı inleyen. Hemen ardından da hızlı ve sert
sikiş sesleri başladı. Şiddetli 'Şlap, şlap,
şlap!' sesleri geliyordu yine.
Kalbim deli gibi atıyordu, nefes alışverişimi mümkün
mertebe en azda tutmaya çalışıyordum. Sikiş sesleri kalp
atışlarımın sesine karışıyordu.
Başımı hafifçe uzatıp kapının
aralığından içeri baktım. Gördüğüm manzara acayipti.
Serhat uzun boylu, iri yarı bir adamdı, Meryem Hanım'ı
ayakta domaltmış sikiyordu. Meryem Hanım ellerini oğlunun
yatağına dayamış vaziyetteydi. Serhat'ın vücudu uzun
ve sık kıllarla kaplıydı, insandan çok bir ayıya
benziyordu. Kel kafası iri vücudunun üzerinde küçücük görünüyordu. Güçlü
elleriyle Meryem Hanım'ın belinden tutmuştu.
Meryem hanımınsa dolgun vücudu güneş yüzü görmemiş süt gibi
bembeyazdı. İri memeleri Serhat'ın yarak darbeleri ile
sallanıp duruyor, götünün yanakları ve karnının,
sırtının etleri löpürdüyordu. Uzun siyah saçları yüzünü
kapattığından yüzünü göremiyordum. Saçları rüzgarda
savrulur gibi dalgalanıyordu.
Meryem hanımın, "Oğhhh, ağhhh, ığhhh, sik, sik,
oğhhh!" seslerine Serhat'ın homurtuları ve arada sırada
söylediği, "Böyle iyi mi, kocan böyle sikiyor mu seni, iyi mi böyle benim
orospum, ha, sen nesin, söyle bana, nesin sen, neyimsin benim?" sözleri
karışıyordu.
Serhat'ın bu sorularına, "Orospunum!" diye yanıt veriyordu
Meryem hanım. Evet, doğrusu da buydu, Meryem hanım gerçekten de
bir orospuydu. Kocasını oğlunun odasında boynuzluyordu.
Serhat bir insan değil de güçlü bir boğa gibiydi. Yarak darbeleri ile
Meryem Hanım öne doğru atılıyor, Serhat onu belinden güçlü
ve kaba elleriyle kavramış tutuyordu. Bıraksa Meryem Hanım
yatağın üzerine uçacaktı.
Serhat böğürtüler çıkartmaya başlamıştı yine.
Götünün kaba ve kıllı etleri taş gibi
katılaşmış, Meryem Hanım'ı gücünün en uç noktasına
varıncaya kadar sert şekilde sikiyordu. Çıkardığı
homurtular ve sesler beni bile korkuturken Meryem Hanım bundan büyük zevk
alıyor, "Sik, sik, oğhh, sik!" deyip duruyordu.
Bu şekilde sert sikilmekten büyük keyif alıyordu. O gece
kocasının sessiz sedasız sikmesine karşın, şimdi
Serhat'ın gürültülü sikmesi arasında dağlar kadar fark
vardı. Çok güçlü ses patlamaları yaşanıyordu odada.
Serhat kendini kaybetmişti artık. "Ağhhh, ağhhh,
ağhhh!" sesleri çıkara çıkara adeta intikam alırcasına
sikiyordu Meryem hanımı. Yarağıyla Meryem hanımı
delmeye çalışıyordu sanki. Amından soktuğu
yarağıyla vücudunu delip ağzından çıkartmaya
uğraşıyordu. Meryem hanımsa bu durumdan rahatsız
değildi.
Meryem Hanım'ın amını ve Serhat'ın
yarağını göremesem de gördüklerim bana yetiyordu. Serhat'ın
inleye inleye, homurdana homurdana boşalması uzun sürmedi.
Boşalırken de aynı güçle pompalamaya devam etti Meryem
hanımın amına.
Pompalamaları gittikçe azalırken iniltileri ve homurtuları uzun
ve tiz seslere dönüşmüştü. Bu arada Meryem hanımdan da aynı
şekilde zevk iniltileri geliyordu.
Bense yine parmak uçlarıma basarak gerisin geri odama girip
kapıyı kapattım. İçerden konuşmalar geliyordu, ama
kalp atışlarımın sesi bu konuşmaları duymama
engel oluyordu. Yan odanın kapısı açıldı az sonra,
hemen eğilip anahtar deliğine baktım.
Kapının önünden geçen Serhat idi. Yarağı kazık gibi
havaya dikilmişti yine. Az önceki gibi kırmızı bir kondom
takılıydı yarağında. Bir saat içinde iki defa
sikmişti Meryem hanımı. Onun peşinden Meryem Hanım da geçti
tuvalete. Bembeyaz kalçaları terden ıslanmış,
ışığın altında parıldıyordu.
"Sen yıkan, ben sonra yıkanırım!" dediğini duydum. Az
sonra tüplü şofbenin çalıştığını ve
Serhat'ın yıkandığını anladım. "Ne zaman
gelirsin?" diye sordu Meryem hanım. "Bilmiyorum, bakarım!" dedi
Serhat yanıt olarak. "Tamam, ama arayı çok uzatma. Bu fırsat
başka geçmez elimize!" dedi Meryem hanım. Kocası iş, ekmek
peşinde koşarken, kendisi yarak peşinde koşuyordu, hem de
oğlunun evinde.
15-20 dakika kadar sonra Serhat gitti. Onun ardından Meryem Hanım
tuvalete girip yıkanmaya başladı. Kapıyı
kapatmıştı. Yarağımın sertliği
geçmişti. Hemen montumu aldım ve olabildiğince sessiz halde
çıktım odadan. Cemil'in odasına baktım. Yatağın
üzerinde Meryem hanımın ellerini dayadığı yerler çukur
yapmıştı. Salonda ise çekyat halen açıktı. Meryem
hanımın çıkardığı giysileri ve
çamaşırları yerdeydi. Çekyatın örtüsü
dağınık bir haldeydi.
Yavaşça kapıyı açıp dışarı çıktım.
İnanılmaz bir olaya şahit olmuştum. Sokaklarda, caddelerde
dolaştım uzun uzun. Etrafımdaki onca kalabalığa, insan
seline karşılık benim aklım Meryem hanımdaydı.
Onu düşünmeden edemiyordum, bu mümkün değildi. Düşündükçe de
yarağım sertleşiyordu yürüdüğüm halde.
Akşama doğru eve döndüm. Meryem Hanım ve Cemil salonda
oturmuş televizyon izleyip baklava yiyorlardı. Meryem Hanım beni
görünce yine gözlerini kaçırırken bugün neler
yaptığını gayet iyi bildiğimden habersizdi.
Çekyatın yanında yerde gördüğüm giysileri vardı üzerinde.
Desenli uzun eteği ile bol ve uzun kollu çiçekli gömleğini
giymiş başını omuzlarını da örten bir türbanla
bağlamıştı.
Cemil, "Abi gelsene, baklava ye!" dedi. Ardından da kalkıp
mutfağa geçti ve az sonra elinde bir tabak baklava ile döndü. O kısa
aralıkta Meryem Hanım elindeki tabağa dikmişti gözlerini.
Bana bakmıyordu hiç. "Bugün annemin amcasının oğlu
gelmiş ziyarete, o getirmiş!" dedi Cemil tabağı
uzatırken.
Demek Serhat Meryem hanımın amcasının oğluydu. Akraba
olduklarını anlamıştım, ama bu kadar yakın
olduklarını tahmin etmemiştim. Serhat Meryem hanımı çatır
çatır sikmiş, bense izlemiş, dinlemiştim.
Şimdiyse getirdiği baklavayı yiyordum...
[Burak]
|