Suriyeli Kiracılarım! (3) (Mehmet 53 Y., İstanbul)
Münire
Hanım'ın sözleri karşısında heyecanlandım ister
istemez. "Sen ciddi misin?" diye sormadan edemedim. "Eğer sen de istersen
olur..." dedi yine. Aklımda varsa yoksa gelini Gülsüm vardı, ama
payıma Münire Hanım düşmüştü. Canımı
sıktı bu durum.
"Kaç yaşındasın sen?" diye sorduğumda, "66." dedi. Oysa daha
genç gösteriyordu. Ben onu daha genç zannederken benden 13 yaş büyük
çıkmıştı. Bir sigara yakıp derin birkaç nefes çektim.
Karşımda ayakta duruyordu. Üzerinde kol kısımları
dantelli siyah tek parça uzun bir elbise vardı. Başını da
parlak siyah bir türbanla bağlamıştı sıkıca.
Elbisesinin altında koca memeleri bütün ihtişamıyla kendini
belli ediyordu. Siyah elbise yapılı vücuduna dar geliyor ve
memelerinden hariç kalçaları ve göbeği de beliriyordu.
"Beni memnun eder misin, kendine güveniyor musun?" diye sordum. Yüzü
kızardı, kendisiyle alay ettiğimi düşünmüş olmalı
ki titreyen sesiyle, "İstemezsen giderim..." dediğinde, "Az bekle!"
dedim. Ayağıma gelen fırsatı kaçıracak değildim.
Karımın yokluğunda benden büyük de olsa bir kadını
sikme şansını geri tepecek halim yoktu.
Münire Hanım evini, barkını, yurdunu geride bırakıp
gelmiş aciz bir kadındı. Bu yaşında borcuna
karşılık bedenini satmayı göze alıyordu. Düşene
tekme vurulmaz sözünün ne anlama geldiğini biliyordum. Ama içinde
bulunduğum durumda bu söze uygun hareket edecek iradem ve nefsim yoktu.
"Seninle anlaşalım. Karım evde yok. Belki bir hafta daha
gelmeyecek. O gelene kadar bana karılık edeceksin. Her akşam
geleceksin, karım gelene kadar, tamam mı? Karım eve geldikten
sonra da fırsat bulunca çağırırım seni. Eğer bir
kere bile gelmezsen kendinizi kapının önünde bulursunuz. Anladın
mı, kabul ediyor musun?" dedim.
Münire Hanım elleri yine önünde kenetli halde, yüzüme bakmadan, "İyi,
tamam..." dediğinde, "Şöyle içeri geç!" diyerek yatak
odasını gösterdim. Televizyonu kapattım ve yatak odasına
geçtim. Münire Hanım yatağın önünde ayakta duruyordu. "Ne
bekliyorsun, soyunsana!" dediğimde başındaki türbanını
açtı önce. Yarıdan fazlası ağarmış saçları
çıktı ortaya. Sonrasında elbisesinin önündeki birkaç
düğmeyi açıp elbiseyi de başının üzerinden
çıkarttı. Dizlerinin altına gelen çiçekli uzun bir don
vardı altında. Üstüne ise beyaz bir tişört giymişti.
Tişörtü altındaki atleti ile başının üzerinden
çıkardığında devasa memeleri çıktı piyasaya. Bir
ineğin memesini andırırcasına iki koca karpuz gibiydi
memeleri, sarkmıştı, meme başları sütlü çikolata
renginde ve bir çay tabağı kadar vardı. Etli ve
kararmış meme uçları ise iri bir zeytin tanesi kadardı.
Görüntü sikimi sertleştirirken çiçekli donunu da sıyırdı
aşağı. Kasıklarında ve amının üzerinde
alınmamış, uzamış ve aynı saçları gibi
ağarmış kıllar vardı. Epeydir tıraş
olmadığı belliydi Münire Hanım'ın. Karnında ve
göbeğinde de uzamış siyah tüyler vardı. Kılların
ve tüylerin siyahlığına inat vücudu un gibi beyazdı.
"Ne zamandır tıraş olmadın sen?" diye sordum. "Çok oldu..."
diye yanıtladı, ardından, "Sen de soyunsana..." dedi acelesi
varmış gibi. Bakışları arasında soyunurken,
"Gülsüm biliyor mu bu işi?" diye sordum. Önce cevap vermedi, ama sonra, "Nerden
bilsin?" dedi. Sorumdan hoşlanmadığı belliydi.
Çırılçıplak kalırken ara ara bakışları
sikime kayıyordu. Çoktan sertleşmiş ve kalkmış olan
sikim birazdan onun kıllı, geniş amına girecekti. Yatak
örtüsünü ve yorganı açtım, "Hadi gir!" dediğimde Münire
Hanım yatağa uzandı. Kocaman, cüsseli vücudu yatağın
yarısını kaplamış, devasa memeleri iki yanına
sarkmıştı.
Yanına uzandım ve bir şey demesini, yapmasını
beklemeden memelerine yumuldum. Etli uçlarını dillemeye,
ısırmaya başlarken sağ elimle de alttan kıllı amını
okşuyordum. Sık bir çalıyı andıran kılların
ortasında amının etli dudaklarını parmak
uçlarımla sıkıyor, parmaklarımı amının içine
sokup çıkartıyordum.
Münire Hanım yaptıklarıma herhangi bir karşılık
vermeden hareketsiz bir halde yatıyordu sadece. Uzun zamandır banyo
da yapmıyordu muhtemelen, üzerinden pek de hoş olmayan bir koku
geliyordu çünkü. Ancak o azgınlıkla bunu dikkate alacak halim yoktu.
Memelerini dillemeye, yalamaya, ısırmaya devam ediyordum.
Kıllı amına dört parmağımı birden sokup
çıkartıyor, amını ovalıyordum. Sikim kazık gibi
bir haldeydi. Amına girmek için sabırsızlanıyordum, ama
biraz daha sabretmek, etinin tadına varmak istiyordum.
Memelerinden sonra boynunu, göğsünü, yanaklarını ve yüzünü öptüm
uzun uzun. Münire Hanım aynı bir odun gibi duruyordu yine. En sonunda
dayanamayıp, "Senin hoşuna gitmiyor mu?" diye sordum. Şiveli
konuşmasıyla, "Sen yapsana, ne edecen beni?" dedi. "Sen de
katıl, böyle olmaz, öküz gibi durma!" dedim.
Ağarmış saçlarını okşadım. Gençliğinde
güzel bir kadın olduğu belliydi. Alnını öptüm,
ardından dudaklarını öpmeye başladım. Etli
dudaklarını emdim, dudaklarının üzerinde aynı
karımınki gibi siyah tüyler vardı ama Münire
Hanımınkiler daha uzundu. Yanaklarında ve çenesinde kısa
kalan tüyler bu noktada epey uzundu. Ancak yapacak bir şeyim
olmadığından işime devam ettim.
Münire Hanım sözlerim karşısında tepkisiz kalmadı ve
sağ elini sırtıma attı. Çıplak sırtımda
nasırlı, güçlü elleri dolaşırken önce ürperdim ama sonra
hoşuma gitmeye başladı. Koltuk altlarındaki kıllar da
uzamıştı, oradan da ter kokuları yükseliyordu. Ancak normal
bir ter kokusundan ziyade sanki baharat kokusuna benziyordu. Rahatsız
etmeyen bir kokuydu.
Dudaklarını
emdim uzun uzun. "Ağzını arala!" deyince bir miktar açtı,
oluşan boşluğa dilimi soktum. Münire Hanım
şaşırmış gibiydi. Dilim ıslak ve sıcak
ağzının içinde geziniyor, dişlerine ve diline dokunuyordu.
Ağzından da nahoş bir koku geliyordu. Akşam vakti
soğanlı bir yemek yemişti anlaşılan ve soğan
kokusunu alıyordum. Bir ara dilim dişlerinin arasında kaldı,
dilimin ucunu ısırmıştı, belki heyecandan, belki
şaşkınlıkla. Ama canımı yakmaya yeten bir
ısırıktı.
"Dikkat et biraz!" deyince, "Az dur hele..." dedi Münire Hanım ve
şaşkın bakışlarım arasında
ağzını açtı. Elini soktuğu ağzından takma
dişlerini çıkardı, dişleri yatağın yanındaki
komodinin üzerine bırakırken bakışlarım dişlerin
üzerindeydi. İnsanın içini kaldıran bir görüntüydü. İlk
defa böyle bir şeyle karşılaşıyordum.
Takma dişler ağzından çıkınca Münire
Hanım'ın yanakları içe geçmiş, avurtları
çökmüştü. Ağzını yeniden aralarken dilimi tekrar soktum
içine. Dişlerinin yerinde şimdi derin bir çukur vardı, dilim
diline değiyordu. Dişler çıkınca nahoş koku da
azalmıştı.
Yüzünü, yanaklarını, boynunu öptüm, yaladım. Yaşından
dolayı yumuşamış, sarkmış boyun etlerini emdim
memeleri gibi. Sağ elimse kıllı amını okşamaya
devam ediyordu. Dört parmağımla amını deli gibi
yoğuruyor, am dudaklarını sıkıyordum. Etli, dolgun
kalçalarını okşadım, tüylü karnında gezindi ellerim.
Tüylü karnına inat kalçaları karımınkilere benzer şekilde
kaymak gibiydi.
Bunlar olurken Münire Hanım'ın eli sırtımda gezinmeye devam
ediyordu. Sırtımdan sonra belime attı elini, yavaş
yavaş tava geliyordu. Yeniden memelerini emmeye, yalamaya
başladım. Meme başlarını, uçlarını
yaladım, dilledim. Münire Hanım'ın hoşuna gitmeye
başlamıştı artık. Şimdi iki elini
sırtımda, belimde gezdiriyor ve güçlü elleriyle beni kendine çekmeye
çalışıyordu. Omuz başlarımı öpmeye başlamıştı
bu arada. 66 yaşındaki kadın zevk almaya
başlamıştı. Onun bu hali, davranışları
hoşuma gitti, benim de istediğim buydu.
Artık daha fazla devam edecek halde değildim. "Şu
bacaklarını aç!" dediğimde, kalın, güçlü
bacaklarını iki yana olabildiğince açtı. Amının
etli dudakları kıl yumağının arasında bile belli
oluyordu. Bacaklarının arasına girdim ve kalkık sikimi
amının kıllarına sürttüm. Karımın
amının kısa ve sert kıllarına karşılık
Münire Hanım'ın uzun kılları yumuşak kalıyordu. O
nedenle hoşuma bile gitti bu kılların içinde sikimi gezdirmem.
Bir süre daha devam ettikten sonra derin ve geniş amına yavaş
yavaş sokmaya başladım sikimi. İlk anda hafif bir ürperti
gibi gelen soğukluğun ardından yakıcı bir
sıcaklık hissettim sikimde. Sikim koca amının içinde
kısa bir sürenin sonunda taşaklarıma kadar içindeydi. Değil
sikimi, kolumu soksam içine alacak bir amı vardı Münire
Hanım'ın.
Bir süre bekledim içinde. Gözlerini gözlerime dikmişti. Ellerim koca
memelerinin üzerindeydi. Ağır ağır sikmeye
başladım. Kıllı amının içinde sikim çok rahat
halde gidip geliyordu. Altımızdaki bazadan derin ve yoğun
gıcırtılar gelmeye başlamıştı. Münire
Hanım'ın elleri sırtımda ve belimde geziniyordu yine.
Bir süre daha ağır ağır siktikten sonra hızlanmaya
başladım. Gıcırtılar artarken kasıklarım ve
taşaklarım Münire Hanımın kasıklarına
çarpıyor ve şiddetli sesler çıkıyordu. Sikim
amının ulaşabildiği en uç noktalara kadar girip
çıkıyor, gidip geliyordu. Ama o noktaların da ilerisinde daha
derin yerlerin olduğunu biliyordum. Münire Hanım'ın amı
derin ve karanlık bir mağara gibiydi, o en dip noktaları
şimdiye kadar bir adamın yarağı keşfetmiş miydi
acaba? Oraya kadar ulaşan bir yarak yemiş miydi kim bilir?
Artık onu
sikmiyor üzerinde tepiniyor gibiydim. Var gücümle pompaladıkça Münire
Hanım'ın etli, dolgun vücudu aynı büyüklükte bir güçle beni geri
itiyordu sanki. Koca memeleri üzerindeki ellerime rağmen deli gibi
sallanıp löpürdüyordu. Bazanın gıcırtıları
karımla sikiştiğim zamanlarınkini çok aşan bir
haldeydi artık.
Boşalmaya gittikçe yaklaşıyordum. Her yanım uyuşmaya
başlamıştı. Sinirlerim çekiliyordu sanki, kalbimin
şiddetli atışlarını hissediyordum. Münire
Hanımınsa dudaklarındaki belli belirsiz titremeler haricinde
verdiği başka bir tepki yoktu. Bir de dişsiz ağzındaki
boşlukta hareket ettirdiği dilini dışarı
çıkarıyordu ara ara.
Dizlerinden
büktüğü kalın ve ağır bacaklarını havaya
kaldırdı bir zaman sonra. Pompaladıkça bacaklarının
havadaki yaylanması hoşuma gidiyordu. Memelerinden çektiğim
ellerimi dizlerinin arkasına attım ve bacaklarını biraz daha
kaldırdım havaya.
Bu şekilde daha güçlü bir şekilde sikmeye başladım. Ses
patlamaları odanın içinde yankılanıyordu. Memelerinin
sallanışlarını önlemek için elleriyle onları
kavramıştı, ama buna rağmen bıngıl
bıngıl oynuyordu memeleri. Sikimin her bir darbesiyle koca vücudu
ileri geri yaylanıyor, kat kat kalınlaşmış
yağlı etleri titriyordu.
Derken boşalmaya başladım. Kıllı ve derin amına
ne kadar dölüm varsa bıraktım, bırakırken de sokup
çıkarmaya devam ettim. Büyük bir enerji boşalması
yaşamış gibiydim sikimi amından çıkartırken.
Sikimden akan döllerimi amının kıllarına akıttım.
Kalp atışlarım normale dönerken yanına uzandım. Münire
Hanım hiçbir şey demeden kalktı ve yerde duran uzun donuyla
amının kıllarına bulaşan döllerimi sildi.
Karımı daha önce de aldatmıştım, ama bu gece ilk defa
kendi yatağında bir kadını sikmiştim. Ve bu da
kiracımın annesine nasip olmuştu. 66 yaşında da olsa
bana zevk vermişti Münire Hanım. "Hoşuna gitti mi?" diye sordum.
Cevap vermek yerine üzerini giyindi çabucak, komodinin üzerinde duran takma
dişlerini alıp taktı.
Tam çıkacakken, "Az bekle!" dedim. Cüzdanımı çıkardım,
içinden 20 lira alıp uzattım. Bir paraya bir bana baktı, sonra
da parayı alıp avucunun içinde sıktı ve bir şey
demeden çıkıp gitti.
Merdivenlerden inerken kapının deliğinden baktım.
Selman'ın sesini duydum bu sırada. Yüzünü göremiyordum, ama
aşağıda olduğuna emindim. Annesine Arapça bir şeyler
söyledi, annesi de ona. Ne dediklerini bilmiyordum elbette.
Münire Hanım Selman'ın dün akşam çıkıp gittiğini
ve henüz eve dönmediğini söylemişti. Yalan söylemişti, Selman bu
şekilde söylemesini istemişti muhakkak. İyi ama Münire
Hanım (İstersen sana karılık ederim...) derken Selman
bundan haberdar mıydı? Oğlu borçlarına
karşılık annesini mi siktirmişti bana?
Ertesi akşam eve geldim. Münire Hanım'ı beklemeye
başladım. Saat dokuza doğru kapıya vuruldu. Açınca
Münire Hanım'ı gördüm. İçeri geçti, kendiliğinden yatak
odasına geçecekken, "Az dur!" dedim. "Ne oldu?" diyerek bana baktı.
"Selman geldi mi?" diye sordum. Münire Hanım, "Yok, Allah onun boyunu
devirsin, hangi cehenneme gitti bilmiyorum..." dedi.
"Bana bak, bana yalan söyleme. Dün akşam sen gittikten sonra o pezevengin
sesini duydum. Seninle konuştu, Arapça bir şeyler konuştunuz.
Seni o mu gönderdi?" dedim. Sözlerim karşısında yüzü pancar gibi
kızardı. "Yok beyim, vallah evde değil, sen
başkasının sesini duydun herhalde..." dedi, ama yalan
söylediği çok belliydi.
"Ağzına sıçarım senin, oğlun sana pezevenklik mi
yapıyor lan orospu?" dediğimdeyse, "Tövbe Bismillah, o nasıl söz
beyim?" dedi bir eliyle ağzını kapatırken. "Bu gece burada
kalacaksın, nasılsa karım evde yok. Seni sabaha kadar sikecem,
eğer gitmeye kalkarsan ağzına sıçarım!" dedim.
Münire Hanım
şaşırmış ve korku dolu gözleriyle bana bakarken onu
sabaha kadar sikmenin planlarını yapmaya başlamıştım...
[Mehmet]
|