Seks için doğmuşum, seks için yaşıyorum! (Özge 22 Y., Antalya)
Üniversitede ilk
sene yurtta kaldıktan sonra, üç kızarkadaş birlikte eve
çıkmaya karar vermiştik. Üçümüz de çok sosyal tiplerdik.
Eğlenmeyi çok severdik ve yurt hayatı bizim gibi kızlar için hiç
uygun değildi. Nitekim eve taşınmamızın üzerinden çok
uzun süre geçmeden, tüm kampüsün imrendiği bir grup olup
çıkmıştık. Nihan matematik öğretmenliği, Duygu
makine mühendisliği, ben de mimarlık okuyordum. Bölümlerimizin
birbirinden bu kadar alakasız olması, hatta farklı farklı
şehirlerden geliyor olmamız çok iyi anlaşmamıza engel
olmuyordu.
Üçümüz de
insanların dönüp dünüp tekrar baktığı, orantılı
fiziklere sahibiz. Fazla tevazuya gerek yok, güzel olduğumuz da bir
gerçek. Nihan, saç boyası teknolojisinin eseri de olsa, nefis bir
kızıldır. Duygu da aslında çok tatlı bir kumralken,
kendini sexy bir sarışına çevirmeyi başarmış bir
afettir. Bense zaman zaman çılgınlıklar yapıp, ara ara
maviler, morlar ya da pembeler karıştırsam da, genelde doğal
saç rengim koyu kahveden şaşmamayı tercih ederim. Tenim, Akdeniz
kızı olmanın getirdiği ölçüde
ışıltılı bir Bronzluktadır...
Güzelliğimin
farkına varmaya başladığım zamanlardan beri her yerde
erkeklerin dikkatini çekiyor olmak hep hoşuma gitmiştir. Bu sebeple
cinsellikle tanışmam da daha 16 yaşımda özel matematik dersi
aldığım hocamla olmuştu. Kızlığımı
bozup beni sekse alıştırdığı o dönemde öyle bir
hale gelmiştim ki, soru çözmem için beni seksle motive eder olmuştu.
Parmakları amımı okşarken soru çözmemi ister, soruyu
yanlış çözdüğüm anda elini amımdan çeker, beni
azmış ve orgazm için yalvarır halde bırakıp, bir
sonraki soruyu doğru çözene kadar karşımda sikini
sıvazlardı. Kendimi ona siktirebilmenin yolunun sınavlarda
yüksek puanlar almak olduğunu bildiğimden, tam konsantrasyon dersime
çalışır, en yüksek puanları alırdım. Neyseki
mükafatlarım harcadığım çabaya değerdi...
Evde kızlarla her şey mükemmel gidiyordu. Üçümüzün de erkek
arkadaşları vardı ve onlar da yakın arkadaş
olduklarından, hiçbir sıkıntı olmadan yaşıyorduk.
Evimizin geniş olması ve herbirimizin bir odası olması
nedeniyle, sevgililerimiz de neredeyse bize taşınmış
gibiydi. Arada sırada evlerine gider olmuşlardı. O zamanki
sevgilim Onur'la seks konusunda hiçbir sorun yaşamıyorduk. Bana
tapıyor, beni istediğim gibi tatmin etmek için
çırpınıyor, ben orgazm olduktan sonra da inleyerek
boşalıyor ve bana aşık olduğunu, asla
bırakmayacağını söylüyordu...
Zaman zaman
gecenin bir yarısında kızlardan birinin odasından gelen
inlemelerle uyanır, kulak kesilir, bu seslerle azar ve Onur daha
uykudayken sikini emerek
kaldırırdım. Kasıklarındaki ağrıyla
uyandığında, üzerine çıkar, o daha uyku sersemiyken kendimi
siktirmeye başlardım. Bu Onur'un o kadar hoşuna giderdi ki,
çılgına dönerdi. Benim onları duyduğum gibi, onların
da bizi duyabileceği ihtimali beni öyle heyecanlandırırdı
ki, inlemelerimi iyice arttırır, Onur'u da bağırtana kadar
kaptırırdım kendimi sekse. Çoğu zaman ağzına
mememi alarak haykırışını bastırmaya
çalışıp, o şekilde içime boşalırdı. Sekste
sınırlarım olmasa da, hiç yapmadığım ama beni çok
tahrik eden bazı şeyler vardı. İzlenmek, ya da izlemek de
bunlardan biriydi.
Bir gün okulda bir dersin iptal olmasıyla, sonraki dersi de asıp eve
gitmeye karar verdim. Aslında okul çıkışı için
sevgilim Onur, Duygu ve Duygu'nun sevgilisiyle planlarımız
vardı. Ama Onur'u hocası dersle ilgili bir konuda yardım etmesi
için çağırınca, plan iptal olmuştu. Ben de Duygu'yla
sevgilisine ayak bağı olmak istememiştim. Niyetim eve gidip,
uzanıp, bir film izlemekti. Evde kimse olmayacağını
düşünüyordum, çünkü Nihan'ın ertesi gün önemli bir sınavı
vardı ve geceyi muhtemelen kütüphanede geçirecekti...
Evin
sessizliğine bakılacak olursa haklıydım. Zaman zaman
yalnız kalmak hoşuma gittiği için, keyifle odama gidip,
üzerimdekileri çıkardım. Evde çırılçıplak gezmek için
kızların memleketlerine gitmelerini dört gözle beklerdim. Şuanda
da yalnız olduğuma göre, banyoya böyle girmemde bir sakınca
yoktu. Film izleme fikrinden vazgeçip, doğruca banyoya gidip, küveti
sıcak suyla doldurdum. Yasemin kokulu banyo köpüklerinin içine
uzandım. Daha sabah duş aldığımdan vücudum temizdi
aslında, ama bu keyif paha biçilemezdi. Sıcak suyun içerisinde
saçlarımı ıslatmadan uzanıp, tatlı bir uykuya
dalmışım...
Gözlerimi
açtığımda aradan yarım saat geçtiğini ve suyun
hafiften ılımaya başladığını fark ettim.
Üzerimde öyle bir ağırlık vardı ki, kalkıp yatağa
gitmeye karar verdim. Sudan çıkıp, banyo kapısının arkasına
asılı boy aynasında kendimi gördüğümde, görüntümün ne kadar
şehvetli olduğunu ben bile görebiliyordum. Sıcak suyun
içerisinde yumuşacık olan ve pembeleşen cildim pırıl
pırıl parlıyordu. Sudan çıkıp serin havayla
buluşunca meme uçlarım dikleşmişti. Amımsa bebek gibi
pürüzsüz pembe ve dolgun dudaklarıyla bacaklarımın arasında
saklanıyordu.
Üzerimden sular
damlayarak banyodan çıkıp, odama doğru giderken, aniden
donakaldım. Nihan'ın odasının kapısı ardına
kadar açıktı ve içeride gördüğüm manzara beni yerime
mıhlamıştı. Nihan'ın sevgilisi Burak ayakta yüzü
kapıya doğru dönük vaziyette dikiliyor, Nihan da önünde diz
çökmüş, Burak'ın sikini deli gibi yalayıp emiyordu.
Burak'ın elleri Nihan'ın saçında, kafasını geriye
atmış, gözleri kapalı zevkin tadını
çıkartıyordu...
Manzara öylesine
erotikti ki, amım anında sulanıp sızlamaya
başlamıştı. Burak sanki orada olduğumu hissetmiş
gibi birden başını indirip gözlerini açmış ve donup
kalmıştı. Gözleri açlıkla bedenimde gezinirken, ben bir
milim bile kıpırdayamamıştım. Salondan içeriye vuran
akşam güneşi üzerimdeki su damlalarının kristal gibi
görünmesine neden oluyordu. İstemsizce bir elim artık neredeyse
acı veren amıma gitmişti. Kendimi okşarken gözlerim
Burak'ın bakışlarındaydı. Amımı okşayan
kendi elim değil de onun gözleriydi sanki...
Diğer elimle
göğsümü avuçlarken, parmaklarımı içime kaydırdım. Burak'ın
ellerinin Nihan'ın saçlarında yumruk oluşunu izlerken,
heyecandan kendimden geçtim adeta. Oradan uzaklaşmam gerektiğini
biliyordum, ama bir adım bile atacak durumda değildim. Olduğum
yerde kendimi parmaklarken, Burak gözleri amımda, inleyerek boşalmaya
başladı. Bu görüntü benim de çözülmemi sağladı ve
durduğum yerde titreye titreye orgazm oldum. Ses çıkarmamak için
dudaklarımı ısırıyordum. Ama artık gitmem
gerekiyordu, Nihan her an ayağa kalkıp beni görebilirdi.
Son
sarsıntı da geçerken gözlerimi açıp, Burak'a tekrar baktım.
Halen açlıkla bana bakıyordu. Göz gözeyken, amımdan
çıkardığım parmaklarımı ağzıma sokup,
kendi zevk sularımı yalayıp emdim. Burak gözü dönmüş bir şekilde
gözlerinden ateşler çıkarak bana bakarken, ben sessizce odama geçip
kapıyı kapattım. Çırılçıplak bir şekilde
yatağa girip, uykuma kaldığım yerden devam etmeye karar
verdim. Belki de rüyamda aynı hazzı tekrar yaşayabilirdim. Elim
amımda uyuyakaldım...
Ama tuhaf bir rüya gördüm. Rüyamda, hiç tanımadığım
yakışıklı biriyle Lüx bir restorandaydım ve garsonumuz
Burak'tı. Yemeğimizi yedikten sonra, o yakışıklı
beni Burak'ın gözleri önünde masaya domaltıp sikmeye
başladı. Fakat nedense o yakışıklının kim
olduğunu anlamaya çalışırken uyandım. Sevgilim Onur ben
uyurken gelmiş, soyunup yatağa girmiş ve bana sarılarak
uyumuş. Yarı sert siki arkadan amıma dayanmıştı.
Belki başka zaman olsa sikini kaldırıp amıma sokar, kendimi
ona siktirirdim, ama aklım halen akşamüzeri yaşananlarda
olacaktı ki, içimden gelmedi. Gördüğüm rüyanın etkisiyle olsa
gerek acıkmıştım. Yataktan çıkıp, üzerime saten
sabahlığımı geçirdim. Mutfağa geçip birşeyler
atıştırmak, sonra da yatağa dönmekti niyetim...
Buzdolabının
üzerinde Nihan'dan bir not buldum. Duygu'nun haftasonuna kadar
gelmeyeceğini, sevgilisiyle birlikte Ankara'ya gittiğini, kendisinin
de gece kütüphanede olacağını, ertesi gün sınavdan sonra da
teyzesine geçeceğini yazmıştı. (Teyzesi bizimle aynı şehirde
oturduğundan arada ziyaretine gider, bir iki gece kalıp dönerdi).
Onur'un asistanlığını yaptığı hocayla
birlikte seminere gideceğini bildiğinden, yalnız kalmak
istemezsem onunla gelebileceğimi, teyzesinin çok sevineceğini
yazmıştı.
Zaman zaman
yalnız vakit geçirmekten hoşlansam da, gece evde yalnız kalma
fikri çok hoşuma gitmiyordu. Nihan'a katılmaya karar verip vermeme
işini yarına bırakıp, dolaptan bir muz alarak odaya döndüm.
Okuma lambasının ışığını yakıp,
bir yandan muzumu yerken, bir yandan da kitabımı okuyordum. Kapının
yavaşça açılmasıyla bir an tedirgin oldum ve yerimden
sıçradım. Gölgenin içeriye bir adım atıp kim olduğunu
göstermesi ve Onur'un uyanarak, "Ne oldu aşkım?" demesi
aynı anda oldu.
Burak'ın
halen evde olduğunu düşünmediğimden korkmuştum, ama
aynı anda kafamda beliren görüntüler yüzünden de sersemlemiştim. Onur'un
uyanmasıyla Burak tekrar geri çekilip kapıyı kapatırken,
ben, "Hiç. Hiçbir şey olmadı!" diyerek Onur'un
dudaklarından öpmeye başladım. Yan gözle de kapıyı kesiyordum,
Burak odamdan çıkarken kapıyı tam kapatmamış, hafif
aralık bırakmştı. Önce örtüyü üzerimizden atıp,
Onur'un sikini kavradım. Onur zevkle inlerken, ben sikini
sıvazlayarak, "Neden geldiğinde sokmadın bunu içime,
nasıl ıslağım görmedin mi?" diyerek daha da
azdırdım onu. Hem onu, hem de Burak'ı. Burak'ın kapı
aralığından bizi izlediğini adım gibi biliyordum
çünkü...
Bir elimi
amıma sokup, sularımla ıslanmış parmaklarımı
havaya kaldırdım. "Bak nasıl ıslandım!"
diyerek, hem onun, hem de Burak'ın görebileceği şekilde
ışığa tuttum. Sonra parmaklarımı ağzıma
götürüp yaladıktan sonra, bu sefer onun ağzına soktum. Onur azgınca
parmaklarımdaki sularımı emerken, diğer elimle sikini
tekrar tekrar sıvazladım. Sonra yavaşça üzerinde kayıp,
göğüslerini, karnını ve kasıklarını yalaya yalaya
aşağı indim. Ve artık taş gibi olmuş sikini
ağzıma aldım. Onur'un koca sikini yalayıp emerken, bir
yandan da domalmış vaziyette amımı ve götümü resmen Burak'a
seyrettiriyordum...
Sevgilimin sikinin
başından zevk suları damladıkça, ben daha bir iştahla
emiyor, bir elimle taşaklarını ovarken, diğer elimle alttan
kendimi parmaklıyordum. Bütün bunları yaparken izleniyor olmak beni
öyle heyecanlandırmıştı ki, amımdan sızan
sularım bileğime, oradan da yatağa damlıyor,
parmağımın her giriş çıkışında
şıpır şıpır ses çıkarıyordu. Onur
acı çeker gibi inleyerek, "Yeter, içine girmek istiyorum, devam
edersen dayanamayacağım aşkım!" deyip, beni
yukarı çekti ve bir hamlede üzerime çıkarak sikini amıma soktu.
Dayanacak hali kalmamıştı...
Onur sert
darbelerle beni sikerken, ben hafifçe doğrulup kapıya
baktığımda, Burak tekrar kapıyı açıp, bir
adım atarak ışığa geldi. Sikini eşofmanından
çıkarmış sıvazlıyor, nerdeyse morarmaya
başlayacak olan siki dev bir canavar gibi elinde gidip geliyordu.
Burak'ın sikinin bu kadar mükemmel olabileceği daha önce hiç
aklıma gelmemişti. (Onur'un aksine, Burak iriyarı ve kaslı
değildi ve daha bebeksi bir
yakışıklılığı vardı, belki de bu
yüzden). Onur delirmiş gibi amımı sikerken, Burak bir adım
daha atma cesareti göstererek, sandalyenin üstüne
bıraktığım saten sabahlığımı eline
aldı, kokladı. Ben orgazmın ilk
sarsıntılarını hissetmeye başladığım
sırada, Burak Onurla aynı anda boşalmaya başladı. Onur
döllerini içime fışkırtırken, Burak da beyaz
sabahlığımı dölleriyle suluyordu. Öylesine tahrik
olmuştum ki, orgazmımı durduramıyordum adeta...
Onur sonunda
tükenip yarı yarıya üzerime
yığıldığında, ben halen tir tir titriyordum. Son
bir kuvvet başımı kaldırıp Burak'a
baktığımda, dudaklarını oynattı ve ses
çıkarmadan (Yarın!) dedi. Başka bir şey söylemesine gerek
yoktu. Zaten onun o azmış dimdik sikini gördüğüm anda kendimi
ona siktirmeye karar vermiştim. Başımla (Tamam!) işareti
yapmamla Burak'ın yüzünde mutlu bir gülümseme belirdi ve sessiz bir öpücük
göndererek usulca sıvıştı odadan. Ben de
ışığı kapatıp, kendimi yorgunluğa teslim
ettim...
Tekrar uyandığımda sabah olmuştu. Onur giyinmiş,
saatini koluna takıyordu. Uyandığımı görünce
eğilip dudaklarımdan öptü ve "Nihan sana not
bırakmış aşkım, kızların ikisi de evde olmayacaklarmış,
Nihan onunla birlikte teyzesine gitmeni teklif ediyor. Git istersen
aşkım, iki gün ben de yokum, yalnız kalmamış olursun!"
dedi. Gece evde yalnız kalmaktan hoşlanmadığımı
herkes biliyordu. Ama zaten yalnız kalmayacağım için bu hiç
umurumda değildi. Onur'a, bu fırsatı değerlendirip final
için hazırlayacağım maket üzerinde biraz ön çalışma
yapacağımı, yalnızken daha iyi konsantre olabileceğimi
söyledim. Bu bahanem işe yaramış, Onur'u ikna etmiştim.
Aynı şekilde Nihan'ı da kandırmam çok kolay olacaktı.
Onur çıplaklığımla tekrar tahrik olmaya
başlayınca, geç kalmamak için apar topar yanımdan
fırlayıp, hızlıca bir öpücük verdikten sonra evden
çıktı...
Dün geceki
sevişmenin yorgunluğuyla ve halen sabahın körü olması
sebebiyle yatakta dönüp, karnımın üzerine uzanarak, tekrar
uykuya dalmaya çalıştım. Ama bir süre uykuyla
uyanıklık arasında gidip geldikten sonra vazgeçip yataktan
çıktım. Çırılçıplak vaziyette mutfağa gittim.
Burak'ın gelmesini beklerken yiyecek birşeyler arıyordum. Ekmek
kızartma makinesine iki dilim ekmek koyup, çilek reçeli kavanozunu almak
için dolabın içine eğilmiştim ki, kapıda bir
tıkırtı duydum. Bir an için Burak'tan başka birinin
gelmiş olabileceğini düşünüp endişelensem de,
"Özgee!" diye seslenen oydu. Yüzümde muzip bir gülümsemeyle
doğrulup tezgahın üstüne çıktım ve bacak bacak üstüne
attım. Elimdeki çilek reçeli kavanozunun kapağını
açıp, bir parmağımı içine daldırdım...
Burak mutfağa
girdiği anda beni çırılçıplak vaziyette
parmağımdaki çilek reçelini yalarken gördü. Azgınlıkla
üzerime doğru gelirken, "Sen beni öldürmek mi istiyorsun orospu?
Yetmedi mi işkencelerin? Aylardır seni hayal ederek Nihan'ı
siktiğim yetmezmiş gibi, banyodan çırılçıplak çıkıp
gözümün önünde kendini parmakladın, o da yetmedi gözümün önünde Onur
angutuna siktirdin kendini!" diyerek, bir yandan soyunuyor, bir
yandan da her cümlenin arasında duraksayıp, ağzına en
yakın vücudumun hangi noktası varsa oramdan öpüyordu. Sonunda
çırılçıplak kaldığında, beni
kucakladığı gibi tezgahtan indirdi. Minyon yapılı bir
kız olmama rağmen beni bu kadar kolay kucaklayabilmesine
şaşırmıştım. Neşeyle bir kahkaha atıp,
"Ama açım been!" diye bağırdım. Burak amımı
avuçlayarak, "Ben de açlıktan ölmek üzereyim, önce sen beni doyur,
sonra ben seni doyurmasını bilirim!" dedi ve kucağına
alıp odama götürdü...
Deli gibi öpüşerek kendimizi yatağa attık. Onun elleri benim
vücudumun her yerinde, benim ellerim de onun vücudunun her yerinde geziniyordu.
Siki yine devasa boyutlara ulaşmış, elimin altında
nabız gibi atıyordu. Tadına bakmak için ölüyordum adeta.
Üzerinde vücudumu kaydırıp sikine ulaşmak istediğimde beni
durdurdu ve "Ağzın sikime değdiği anda
boşalırım, bu anı çok uzun zamandır bekliyorum, dur
lütfen!" dedi. Sesi, aldığı zevkten dolayı kalın
ve hırıltılı çıkıyordu. Öyle bir açlıkla
bakıyordu ki bana, bu isteğimi daha sonraya bırakmaya karar
verdim. Onun yerine üzerine çıkıp, sikini amıma sokmadan üstüne
oturuverdim. Öylesine ıslaktım ki, am dudaklarımın
arasında ileri geri kaydırırken şapır şapır
sesler çıkıyordu...
Hem kendimi, hem
onu delirtiyordum. Dişlerini öyle bir kenetlemişti ki, kendisine
zarar vermesinden korktum. Birden beni üzerinden indirip yatağa
sırtüstü yatırdı ve üzerime çıktı,
aşağı doğru kayarak memelerimi yalayıp öpmeye ve emmeye
başladı. Bir yandan eli de amımda çalışıyor, beni
her taraftan istila ediyordu. Aldığım zevkten inlemeye,
adını sayıklamaya başlamıştım ki,
ağzı daha aşağı doğru hareketlenmeye başladı.
Karnımı yalayıp, kasıklarımdan aşağı
inerek amımın üstüne geldi. Amımın dudaklarını
ayırmadan içinden sızan am suyumu yaladı. İçime girmesi
için deliriyordum artık, ama roller değişmişti şimdi,
o beni delirtiyordu...
Am
dudaklarımı dokunulmadık yalanmadık yeri kalmayacak
şekilde somurdu öptü. Sonunda artık dayanacak gücüm kalmamıştı
ki, bacaklarımı sertçe iki yana açarak amımın içini gözler
önüne serdi. Bakışlarıyla buluştuğum kısacık
anda gözlerinde öyle bir mutluluk gördüm ki, kalbim tekledi resmen. Ağzını
amıma dayayıp, dilini deliğime sokmaya, öpüp emmeye
başladı. 16 yaşımdan beri erkekler amımın
tadına bakmak için ayaklarıma kapanıyorlardı nerdeyse, ama
böyle bir açlıkla saldıran ve böylesine zevk veren hiç
olmamıştı. Susuzluktan ölmüş gibi yalayıp yutuyordu am
sularımı...
Artık
dayanabileceğim sınırı çoktan geçmiştim.
Bağırarak, adını söyleyerek orgazma ulaştım.
Gücüm tükenip, zar zor nefes alacak hale geldiğimde, Burak halen usul usul
amımı öpüyor, kokumu içine çekiyordu. Parmak uçlarıyla
amımı okşayıp, halen titreyişini seyrediyor, ara ara
sanki kendine engel olamıyormuş gibi uzanıp dilinin ucuyla
klitorisime dokunuyordu. Manzara öyle erotikti ki,
yaşadığım hazzı ona da yaşatma isteğiyle
dolup taştım resmen. Saçından tutup çekiştirdim,
yukarı gelmesini sağladıktan sonra dudaklarından uzun uzun
öptüm. Kendi tadımı onun dudaklarından almak mükemmel bir histi.
Elimi sikine
götürüp kavrarken kulağına fısıldadım,
"İlkini bana bırak, sonra istediğin kadar çok,
istediğin gibi sikebilirsin beni, ama bu sefer bana istediğimi
ver!" diye. Dudakları dudaklarımda, ağzımın içine
doğru inledi. Aynı anda avucumdaki sikinin başından birkaç
damla aktı. Kafamı kaldırıp aşağıya
baktığımda, şişmiş ve morarmış
başının ucunda parlayan beyaz sıvı
ağzımı sulandırdı. Üzerinde kayarak hedefime
ulaştım. Şişmiş damarların üzerinde dilimi
gezdirerek ucuna ulaştım. Tam ucundaki deliğe dilimle
bastırıp koca kafasını ağzımın içine
aldığımda, acı bir inleme eşliğinde biraz daha
sıvı aktı ucundan. Zevkle hepsini yalayıp yuttum. Sonra
daha fazlası için emerken, diğer elimle taşaklarını
sıvazladım. Avucumda hissettiğim şişkin topları
usulca sıkıştırdım...
Bir elimle sikini kökten
uca sıvazlarken, diğeriyle taşaklarını avuçlayıp
bırakıyor, parmaklarımı taşaklarının alt
kısmındaki hassas deride gezdiriyordum. Ağzım halen sikiyle
meşgul, aşağı yukarı inerken, adeta kendi
ağzımı beceriyordum. Bir süre sonra nefessiz
kaldığımı hissettiğimde, sikini ağzımdan
çıkarttım. Yine de ondan uzak kalamıyordum. Yalaya yalaya ve
emerek dibine kadar indikten sonra, şişmiş toplarından birini
ağzıma aldım. Dişlerimi değdirmeden, dilimle
damağım arasında usulca sıkıştırıp
emmemle, Burak'ın adeta kükremesi bir oldu. Beni tuttuğu gibi
altına alarak, tek hamlede içime girdi. Bir anda kazığa
oturtulmuş gibi hissettim. Aynı anda hem muazzam bir zevk, hem de
acı hissettim. Burak ise içimde gidip gelirken kesik kesik nefes
alıyordu.
Bir dakika bile
dolmadan tekrar orgazmın eşiğine gelmiştim. O kadar
hızlı ve sert bir şekilde içime girip çıkıyordu ki,
zevkten ölmek üzereydim. Ona da aynı zevk ve acı
karışımını hissettirebilmek için, siki
amımın derinliklerindeyken kaslarımı gererek onu
sıkıştırıyor, geri çekilirken sikini adeta
sağıyordum. Orgazm sınırını
aştığım o anda dişlerimi boynuna geçirmekten kendimi
alamadım. Bu hareketimle birlikte o da boşalmasını daha
fazla engelleyemedi ve içimi dölleriyle doldurdu. Çok uzun süredir kendisini
zaptetmeye çalıştığı için bitmek bilmiyordu. Sonunda
nefes nefese üzerime yığıldığında, ikimizin de
bir milim kıpırdayacak halimiz kalmamıştı.
10 dakika kadar
kıpırdamadan sadece nefeslerimizi düzene sokmaya çalışarak
öylece yattık. Sonunda Burak üzerimden hafifçe doğrulup, çenemden
tutarak kendisine bakmamı sağladı. Gözlerim yarı
yarıya kapalıydı. Bense yorgunluktan ve peşpeşe gelen
orgazmların etkisiyle beynimi tam olarak kullanamıyordum. Burak
gözlerimin içine bakarak, "Seni artık bırakamam! Asla, ama asla!
Ellerimi senden uzak tutmaya çalışmaktan bıktım! Bu zevki
tattıktan sonra artık daha azıyla yetinemem! Seni o göt herife
de bırakmam artık! Seni zevkten inletecek tek kişi benim,
anladın mı beni! Altımda hep böyle zevkle inleyeceksin, söz
veriyorum! Aşığım sana, duydun mu beni! Sikimi amına
daldırmadan bir gün bile geçirmek istemiyorum, duydun mu beni! Benim
olacağını söyle! Hadi söyle!" dedi.
Son gücümle, "Tamam."
diyebildim. Uykunun kollarına kendimi teslim ederken, dudaklarımda
dudaklarını hissettim. Ona yalan söylediğimi o anda bile
biliyordum, ben seks için doğmuş bir kadındım ve Burak hiçbir zaman hayatımdaki
tek erkek olmayacaktı!
[Özge]
|