Genç Kaynanamla Önce Sanaldan Sonra Analdan! (4) (Orhan 29 Y., Adapazarı)
Televizyon izlerken telefonumdaki kaynanamın
çıplak resimlerine baktım. Karımla güzel bir sikiş
yaşamış olsam da onun çıplak, beyaz vücudunu
görmek yarağımı sertleştirmişti. Bu gece de onunla
görüşmek istiyordum. Yatak odasına geçtim, Arzu ve çocuklar
mışıl mışıl uyuyordu.
Arka odaya geçip kapıyı kapadım.
Bilgisayarı açıp Facebook'a girdim hemen.
Solmaz anne tahmin ettiğim gibi online idi.
"Nasılsın?" diye yazdım. Bir süre cevap vermedi yazıma.
Sonra "İyiyim, yeğenimle konuşuyorum, biraz sonra ararım!"
diye yazdı. Bir süre takıldım, sayfalarda gezindim,
arkadaşların ve akrabaların paylaşımlarına baktım.
Yarım saat kadar geçtiği halde dönüş
yapmayınca, "Benimle görüşmeyecek misin?" diye yazdım. Ama
hemen, "Az dur, geliyorum!" diye yazdı, sanki mutfaktaydı da oradan
gelecekti.
Birkaç dakika sonra beklediğim kameralı arama
isteği geldi. Hemen tıklayıp açtım. Kamerayı daha
doğrusu laptop ekranını bir süre ayarlamaya
çalıştı, sonunda tamamladığında üzerinde sadece
beyaz sutyeni ile ekranımı kapladı. Solmaz annenin bu
görüntüsüne karşın ne olur ne olmaz diyerek kalkıp üzerindeki
anahtarla kapıyı yavaşça kilitledim. Yeniden yerime oturup
mikrofonlu kulaklığımı taktım.
"Kiminle konuşuyordun?" dediğimde,
"Yeğenimle, ağabeyimin kızı. İstanbul'da üniversite
okuyan var ya, küçük olanı..." dedi. "Bu halde mi konuştun?" deyince,
"Kamera açmadım be, sadece yazıştık!" dedi. Ardından
da, "Bakıyorum kıskançlık yapıyorsun!" dedi gülerek. "Öyle,
ben kıskanç bir erkeğimdir!" dedim gülümseyip.
Arzu'yu sordu. Uyuduğunu söyledim. Korkuyla, "Orhan,
çok dikkat et, bak gelip görmesin konuştuğumuzu!" deyince, "Merak
etme, çoktan uykuya daldı o, gelmeden önce kontrol ettim ben!" dedim.
Sonra da, "Ama sen de bir daha benim telefonumu arama!" dedim. "Neden?" diye
sordu, cevap vermemi beklemeden de, "Arzu'yu kaç defa aradım, açmadı
telefonunu, ben de seninkini aradım, ama o çıktı..." dedi.
"Ben balkondaydım, duymadım, telefonu Arzu
açmış. Allahtan senin resimleri görmedi, eğer görseydi
yarağı yemiştik. Onun için bir daha arama!" dediğimde sesi
korkudan çatallaştı ve sinirlendi. "Bana merak etme dedin, gizli
olacak dedin, bana güven dedin ama kendin yakalatacaktın bizi!" deyince,
"Korkma, bundan sonra böyle bir şey olmayacak. Daha dikkatli olurum. Eve
gelince hemen kızlarla oynamaya başladım. Telefon da
sehpanın üstünde kalmış, unutmuşum. Bundan sonra bir daha
olmaz, bu bana ders oldu merak etme. Ama sen de dediğim gibi beni habersiz
arama sakın!" dediğimde yatışır gibi oldu, sesi
rahatladı.
"Arzu niye açmadı telefonunu?" diye sorduğunda,
"İşimiz vardı!" dedim. Yüzü ciddileşir gibi olup, "Ne
işiniz vardı?" diye sordu. "Sikişiyorduk, onun için açamadı
telefonunu!" dedim gülerek. Ancak kaynanamın yüzü düştü bu
sözlerimden sonra. "Çok sağlam bir sikiş yaşadık karı
koca!" dediğimde, "Allah muhabbetinizi artırsın!" dedi ciddi ve
kalınlaşan sesiyle, kıskanmış gibiydi.
"Alınma hemen, daha fazlasını sen de
yaşayacaksın. Cumartesi günü gidelim demişsin. Arzu gelmiyor
Cumartesi günü, bir arkadaşının kızının
doğum günü varmış oraya gidecek. Ben gidemem, sen annemle git
dedi. Beraber gideceğiz, bütün gün yalnız olacağız!"
dediğimdeyse birden yüzünün şekli değişti,
heyecanlanır gibi oldu.
"Gerçek mi?" deyince, "Valla, niye yalan söyleyeyim sana,
kız kendisi dedi. Sen annemle git dedi. Bakarım eğer
işlerimi ayarlayabilirsem Cumartesi hiç dükkanı açmam sabahtan
gideriz. En kötü ihtimal sabahtan açarım, işlerimi hallederim 11-12
gibi çıkarız. Zaten bir saatlik mesafe, uzun
değil. Evde işimizi halleder, ondan sonra da gezeriz, yemek yeriz!"
dedim yanıt olarak. İşimizi hallederiz dediğimin
sikişmek olduğunu biliyordu elbette.
Solmaz annenin heyecanı daha da arttı,
görüntüsünden ve hareketlerinden anlaşılıyordu kolayca. "Şu
sutyenini açsana!" dediğimde, önce, "Neden?" diye sordu gülerek, ama sonra
ellerini arkaya atıp sutyenin kopçasını açtı. Sutyenden
kurtulan dolgun, şişkin memeleri sallanırken, "Biraz daha
yaklaş kameraya, uzak durma!" dedim.
Sandalyesini öne doğru
çekerek yaklaştı kameraya. Pembe yuvarlak başlı, beyaz
memeleri karşımdaydı. Kalbim heyecanla atıyordu. "Çok güzel
memelerin var, uçları Arzu'nunkilere göre daha etli, onları öyle bir
emerim ki hiç sikmeme gerek kalmadan
boşaltırım seni!" dedim. Kaynanam yutkundu,
dudaklarını ısırır gibi bir hareket kapıp, "Öyle
mi?" dedi. Onun benden daha heyecanlı olduğu çok belliydi.
Ayağa kalkıp soyundum, çırılçıplak
kaldım. Yarağım serleşmişti. Kamerayı
ayarladım, şimdi Solmaz anne ekranında damadının
çıplak vücudunu ve kalkık yarağını görüyordu.
Yarağımı sıvazlamaya başladım. "Seni bununla
sikeceğim, daha önce hiç yaşamadığın tatları
tadacaksın!" dediğimde hiç cevap vermeden
ekrana bakıp durdu.
"Öyle durma, hadi sen de bir şeyler yap!" dediğimdeyse,
"Ne yapayım?" dedi heyecandan titreyen sesiyle. "Ayağa kalk benim
gibi hadi!" dediğimde öne çektiği sandalyesini geri itip kalktı
ayağa. "Biraz uzaklaş kameradan!" deyince de sandalyeyi yana
kaydırıp kameranın tam karşısına geçti.
Altında beyaz renkli kısa paçalı bir külot
vardı. "Çıkar külotunu hadi!" dediğimde önce tereddüt eder gibi
oldu, ama sonra yanlarından tutarak indirip çıkardı. Resimlerini
gördüğüm amı şimdi ekranımda
canlı yayındaydı. Kameranın karşısında
öylece ne yapacağını bilmez gibi duruyordu. Benden talimat
bekliyordu sanki.
"Amını ovala haydi, durma öyle. Kendini tatmin
etmeni istiyorum, boşaltmanı istiyorum!"
dediğimde, "Nasıl yani?" dedi şaşırmış gibi.
"Amını ovala, memelerini avuçla. Kendini rahat bırak, sadece
zevk almaya bak, başka bir şey düşünme!" deyince sol
eliyle amını avuçladı ve yukarı
aşağı biraz acemi hareketlerle de olsa ovalamaya
başladı. Ben de yarağımı sıvazlamakla
meşguldüm bu sırada.
Solmaz anne bir süre sonra
sandalyeyi çekti ve sol ayağını üstüne attı, sağ
ayağı yerde kalmıştı. Kendine güveni gelmeye
başlamıştı. Şimdi sağ eliyle amını
avuçlayıp ovalamaya devam ederken sol eliyle de memelerini avuçlamaya,
ellemeye başlamıştı. "Harikasın, devam et bu
şekilde. İşte böyle, yapabilirsin,
devam et, durma!" dediğimde bir şey demedi ama her iki memesini de
kaldırıp etli uçlarını emmeye çalıştı.
Memeleri yaşıtı kadınlar gibi sarkık
olmadığı için bunu yapmakta zorlanıyordu.
Amındaki sağ elinin hareketleri hızlanmaya
başladı. Memelerini de daha sıkı tutmuş, parmaklarıyla
uçlarını sıkıyordu. "Devam et, çok güzel, işte böyle,
harikasın!" dedikçe kaynanam şevke geliyordu. Az sonraysa
sırtını kameraya döndü ve sağ bacağını
sandalyenin üstüne atıp öne doğru
eğildi. Sağ eliyle amını ovalarken
sol eliyle de memelerini avuçlayıp sıkıyordu.
Başını ise yan çevirip kameraya bakmaya
çalışıyordu.
Kaynanamın dolgun göt
yanaklarının ve kalçalarının aldığı zevkle
kasıldığını, gerildiğini görebiliyordum. Bu arada
artık sesler de çıkarır olmuştu. Boğazından gelen
derin hırıltılar kulaklığımdan beynimin en dip
hücrelerine kadar yayılıyordu. Ben de daha hızlı
sıvazlıyordum yarağımı aldığım keyifle.
Koca göt yanaklarının arasında derin bir
vadiye benziyordu göt yarığı. Ve onun da ortasında bulunan
göt deliği görünüyordu. Vücudu gibi göt yarığı da
tertemizdi. Kıl, tüy vs yoktu. Yalnızca göt
deliğinin ağzında çok az siyah kıl vardı o kadar. O
deliğe yarağımı sokmak için yanıp tutuşuyordum.
Artık kısa bir zaman sonra, Cumartesi günü bu dileğim gerçekleşecekti.
Yeniden yüzünü kameraya döndü, sandalyeyi itti ileri ve bu
kez her iki eliyle etli amını avuçladı.
Ellerini bastırıyordu amına, kendi
kendini elleriyle sikiyordu sanki. Öne arkaya doğru
sallanıyordu tüm vücudu. İri memeleri löpürdüyordu durmadan. "Devam
et, çok güzel, süpersin, hiç durma devam et!" dediğimde beni daha da
azdıracak şekilde kendini tatmin eder olmuştu.
Boğuk ve hırıltılı sesleri
çoğalıyordu her geçen saniye. Amının dudaklarını
ovalayıp sıkıyor sonra da tüm gücüyle
ellerini amına bastırıyordu. Aldığı
zevkle daha fazla o halde kalamayınca sol elini masaya, laptopun önüne
koydu. Laptop ve kamerası sallanmaya başladı, bunun sebebi
kaynanamın aldığı zevkti. Sol eliyle destek alırken
sağ eliyle amını avuçlamaya, ovalamaya
devam ediyordu. Yarı domalır halde olduğundan dolgun memelerinin
sallanışları da ekranımın
büyük kısmını kaplıyordu.
Biraz daha eğilir gibi oldu. Zevkten ayakta durmakta
güçlük çekiyordu. Solmaz annenin boğuk, hırıltılı ve
tiz sesleri şimdi daha yoğun şekilde kulaklarımdaydı.
Uzun kumral saçları ekranımı kaplamıştı. Bu
sırada benim de elim yarağımdan akan zevk
sıvıları ile kaplanmış,
ıslanmıştı.
Solmaz anne bir ara kaskatı
oldu, hareketsiz kaldı, sanki tüm vücudu taş kesilmişti.
Kısa süre sonra yeniden canlandı, doğruldu, dolgun vücudu
sarsılıyordu. Amındaki ellerini hızla oynatıyordu.
Sesleri, hırıltıları son raddesine gelmişti. Bu hali
bir dakikaya yakın sürdü. Kendi kendini tatmin etmiş,
boşaltmıştı.
Kendine gelince amındaki
sağ elini ekrana yani kameraya doğru gösterdi. Parmaklarını
açtı, amının zevk
sıvıları ile kaplanmıştı eli.
İğrenmiş gibi, "Iyyy bu ne?" dedi, kadın amının
zevk sıvılarına bile yabancı kalmıştı.
Biraz sonra yeniden sandalyeye oturdu. Yere uzanıp
külotunu aldı ve onunla ellerini sildi. Yüzü kızarmış ve
terlemişti. Yarağım demir gibiydi, kameraya karşı
sallayıp duruyordum. Solmaz anne, "Oldu mu, güzel
mi?" diye sordu dudaklarında yorgun ve utangaç bir gülümseme ile.
"Harikasın, bak istediğinde nasıl
yapabiliyorsun!" dediğimde, "Evet, oluyormuş!" dedi uzun kumral
saçlarını arkaya atıp. "Gerçekten çok güzeldi!" deyince, "Bundan
çok daha güzellerini birlikte yaşayacağız. İnan harika
zamanlar bizi bekliyor. Kızının yaşadıklarından
daha fazlasını yaşayacaksın!" dedim ve sandalyeye oturdum.
"Kocanla en son ne zaman yapmıştınız?"
diye sordum. Biraz rahatlamaya ihtiyacımız vardı. "Neden sordun?"
deyince, "Aramızda gizli saklı bir şeyin kalmasını
istemiyorum, birbirimize daha yakın olalım,
utanmaya, sır tutmaya gerek yok!" dedim. Ancak Solmaz anne,
"Ölmüş adamın arkasından konuşmak günahtır!" dedi
karşılık olarak.
"Ölmüş adamın arkasından kendini
damadına teşhir etmek günah değil mi?" deyince biraz bozulur
gibi oldu ama aslında ne demek istediğimi anlamıştı.
Onu kırmak değildi niyetim, sadece konuşmasını
istiyordum.
Başını sağa sola sallayarak,
"Hatırlamıyorum..." dedi. "Ne kadar sıklıkla
yapardınız peki, zevk alır mıydın?" diye sordum bu
sefer. "Ayda bir yada iki sefer yapardık öyle çok değil, zevk falan
aldığımı da bilmiyorum. Şimdi bile daha çok zevk
aldım!" diyerek beni mutlu etti.
"Kendisi zevk almaya bakardı, ben
almışım almamışım umurunda değildi. Öyle
olmasa onca sene dayak atar mıydı bana? Küfür eder miydi? Bunu yapan
adamın karısına zevk vermesi mümkün mü?" dedi sinirlenmiş
gibi. "Peki hiç mi zevk almadın, hiç mi olmadı?" diye sordum bu sözlerinden
sonra. "İlk 4-5 sene anca, ondan sonra olmadı. Zaten çocuklardan
sonra insanın kendini düşünecek hali, zevki mevki kalmıyor..."
diye ekledi.
"Peki neler yapardınız, ağzına
alır mıydın mesela?" dediğimde yüzü kızardı.
"Bunları niye soruyorsun, bunlar seni niye ilgilendiriyor?" dedi
kızmış bir tonla. "Seni daha yakından tanımak
istiyorum!" dediğimde, "Beni daha yakından tanımak istiyorsan
Cumartesi gününü bekle. Ölmüş gitmiş adamla neler
yaptığımı öğrenince mi beni tanıyacaksın?"
dedi, sesindeki sertlik ve kızgınlık
çoğalmıştı.
"Tamam kızma, özür dilerim!" dediğimde, "Yok yani
özür dileyecek bir şey yok da ben unuttum gitti artık,
hatırlamak bile istemiyorum onu. Senelerce bana kan kusturdu, artık
onun hakkında sorular sorma bana. Sen kendin diyorsun
geleceğe bakalım diye ama hep geçmişle ilgili
konuşuyorsun!" dedi karşılığında. Belki de
haklıydı, daha fazla geçmişinden konuşmamak en iyisiydi.
Solmaz anne bu kez konuyu kendisi
değiştirip, "Senin iyi bir sikici olduğunu biliyorum!" dedi
gülerek. Şaşırarak, "Nerden biliyorsun?"
diye sordum. "Unuttun mu Arzu benim kızım senin de karın oluyor!"
dedi. "Arzu mu anlattı sana yoksa?" dedim hayretten ağzım
açık halde. Karımın böyle bir şey yapabileceği
aklımın ucundan geçmezdi çünkü.
"Kızım 17 yaşında evlendi. Ona ne
yapacağını, nasıl yapacağını ben söyledim gerdekten önce. Çok korkuyordu çünkü. Ben onu
el bebek gül bebek yetiştirdim. Babası da sinirli herifin teki olunca
kız evden dışarı adım atmaya korkar olmuştu. E
evlendiğinde de doğal olarak çok korkuyordu. Onunla uzun uzun
konuştum, anlattım. Senden zarar göreceğini, onu
inciteceğini sanıyordu. Ben de konuşup
rahatlamasını sağlamaya çalışmıştım.
Karı koca arasında gerdek gecesi yapılması gerekenleri,
neler olduğunu, korkmaması gerektiğini, bunun çok normal
olduğunu tek tek söyledim. Sonra da bana
anlatmasını istedim. Kocan sana
ne yaparsa bana anlat demiştim. O da bana anlatmıştı. O gece
kızımı 5 kere siktiğini, ne şekilde siktiğini
biliyorum. Arzu hepsini tek tek anlatmıştı çünkü..."
dediğinde, "Hadi be!" dedim inanmamış gibi.
"Bana inanmıyorsan kendisine sor istersen!" deyince,
"Ya git işine, ben bile hatırlamıyorum
doğru düzgün!" dedim. O gece çok heyecanlıydım, aynı zaman
da çok gergindim. 17 yaşında bir kız karım olmuş ve
koynuma girecekti. Bunun verdiği heyecanın yanında kapının
hemen dışında annemle ablamın kanlı çarşafı
bekliyor olmaları da inanılmaz germişti beni.
Solmaz anne, "Arzu o gece çok
ağladığını, acı çektiğini söyledi.
Hatta acıdan gelinliğin duvağını
ısırdığını, dudaklarını
kanattığını, bir ara da bayılır gibi olduğunu
söylemişti..." dediğinde o gece olanları net şekilde
hatırladım. Gerçekten o gece Arzu korkudan tir
tir titriyordu. Koca yarağım daracık amına
girip de gidip gelmeye başladığımda acısı
azalsın diye o an elime gelen ilk şey olan kapalı
gelinliğinin duvağını verip (Al şunu ısır!)
demiştim. Arzu da güçlü dişleriyle duvağı öyle bir
ısırmıştı ki dişleri
duvağı delmiş ve dudaklarını
kanatmıştı.
Acı ve korkunun etkisiyle kasılmış ve
ağzında duvak varken bayılır gibi olup bir süre nefes
alamıyormuş gibi kalmıştı. Ama hemen sonra
duvağı ağzından çektiğimde kendine gelmişti.
Aksırık ve öksürüğün arasında sümük ve salyası
akmış, yüzüne ve göz kenarlarına yapılan koyu makyajın
boyaları gözyaşlarıyla minik birer dereye dönüp
yanaklarından süzülmüştü.
Yarağımın ilk girişiyle
kızlık zarını patlattığımda akan koyu
kanı yarağımı ve kasıklarımı
kırmızıya bulamıştı. Amının çevresi,
pembe dudakları ve kasıkları da bu yoğun kandan nasibini
almış, bakireliğini simgeleyen bembeyaz çarşaf
kızıl bir renge boyanmıştı. Boşalır
boşalmaz yaptığım ilk şey altından
çarşafı çekip hemen kapının önünde bekleyen annemle ablama
uzatmak olmuştu. Onların sevinçle (Aslan oğlum,
Maşallah kardeşime!) deyişlerini anımsadım.
Solmaz anne sonra konuyu yine
değiştirip kayınbiradere getirdi ve (Anne Pazar günü gazinodan
seninle kameralı konuşacağım) dediğini söyledi. Bana,
"Askerde gazino mu var, ne gazinosu bu?" diye sorunca anlattım. Hatta ben
anlatırken araya başka sorular sıkıştırmaya
başlayınca birden karşısında askerlik
anılarımı anlatırken buldum.
Sonunda konuşacak bir şey kalmayınca ve saat
nerdeyse 02:00 olduğunda, "Benim uykum geldi!" dedi. Benim de
gelmişti. Birbirimize iyi geceler diledik, bilgisayarı kapadım
ve giyindim. Anahtarı çevirip kapıyı açtım. Yatak
odasına doğru giderken birden Arzu'yu mutfaktan
çıkarken gördüm. Elinde bir bardak su vardı.
"Sen kimle konuşuyorsun bu saate kadar?" dedi ciddi
bir yüzle. "Kimle olacak, arkadaşlarla!" dediğimde
inanmamış gibi, "Hee, arkadaşlarla, sen onu külahıma anlat.
Doğru söyle!" dedi öfkeyle. "Ya manyak mısın
kızım gece gece, git Allah aşkına!" dediğimdeyse
ağlamaklı oldu, elindeki bardağı sertçe mutfağın
tezgahına koyup hızlı adımlarla yatak odasına girdi.
Yanına uzandım, sırtını
okşadım. Yanağından öpüp,
"Canımın içi, kim olacak Allah aşkına, üç kuruş para
kazanacağım diye bütün gün anam ağlıyor. Şu Facebook'dan başka neyim var benim, arkadaşlarla
çanak okey oynuyoruz, gırgır makara, başka ne olacak?" dedim
olanca nezaketimle.
Ancak Arzu, "İçerde fısır fısır
konuşuyordun, kapıyı da kilitlemiştin!" dediğinde, "Seni
rahatsız etmek istemedim onun için!" dedim. Demek
Arzu kulaklık kulağımdayken içeriyi dinlemiş,
kapıyı açmaya çalışmıştı. Ağzımda
mikrofon olduğu için alçak sesle konuşuyordum. Kapıyı
kilitleyerek yakalanmaktan kıl payı kurtulmuştum.
"Hareketlerin çok değişti senin son zamanlarda,
gözümden kaçmadı. Başka bir kadın mı var yoksa
hayatında?" diye sordu yan dönerek. Ağlıyordu.
Yanaklarından öptüm, "Canımın içi ne kadını, ne
diyorsun sen Allah aşkına, bu ne demek, nerden
çıkartıyorsun bunları?" dediğimde, "Geçen fal
baktırmıştım Nazmiye teyzeye. Kızım dikkatli ol,
bir kadın var, ailenin içinden biri hem de. Kocana göz koymuş diye
konuştu. Böyle söyledi bana!" dedi.
Bahsettiği Nazmiye teyze fal konusunda uzman biriydi,
dedikleri arasında doğru çıkan çok
şey olurdu. "Ya git işine, o manyak
karı bunamış, götünden uyduruyor, sen de onun dediklerine
inanıyorsun!" dedim ama Arzu çok farklı düşünüyordu. "Niye böyle
tepki verdin, doğru mu yoksa, başka biri mi
var?" diye sordu doğrulup. "Ya kızım manyak mısın sen,
ne kadını, ne başkası, ne diyorsun sen. Yat uyu, adamı
deli etme!" dedim ama Arzu dediklerimi duymamış gibiydi.
"Var var, sen de bir şeyler var. Son zamanlarda
başka başka işler çevirmeye başladın, görüyorum ben.
Kadının dedikleri çıkıyor. O amcanın kızı
Zehra, kesin odur!" deyince, "Ya sen hasta
mısın, ne Zehra'sı?" dedim sinirle. Manyak bir kadının
falı başıma iş açmıştı.
Zehra, amcamın kızıydı. Kocasından
boşanalı birkaç ay olmuştu, kayınpederin
ölümüne yakın bir tarihte boşanmıştı.
Boşandığı kocası da kendisi gibi öğretmendi.
Kocasını önce görevden almışlar sonra da
tutuklamışlardı. Zehra da onun yüzünden nerdeyse
tutuklanacaktı. O da çareyi boşanmakta buldu. Benim gibi onun da iki
kızı vardı. Boşanınca baba evine, amcamın
yanına dönmüştü. Artık öğretmenlik yapamıyor, bütün
günü evde geçiyordu.
Zehra benden 6 ay büyüktü, çocukluğumuz beraber
geçmişti. Boşandıktan sonra birkaç kez görüşmüştüm.
Bir keresinde de yanımızda Arzu ve çocuklar varken dışarda
yemek yemiştik. O zaman Arzu'nun Zehra'dan pek
hoşlanmadığını bakışlarından fark
etmiştim.
"Kesin o dur, başka kim
olacak? Kadın boşanır boşanmaz kendine koca aramaya
başladı. Tabii hemen de ilk aşkına döndü!" diye diye
söylendi bir süre. Ona göre ben Zehra'nın ilk aşkıydım.
Sonra da, "Bana o Facebook şifreni vereceksin, kiminle neler
yaptığını göreceğim. Öbür türlü ölürüm de seninle
beraber olmam. Bu gece de burada yatmanı istemiyorum, git salonda yat!"
dedi sinirle.
"Ya sen hasta mısın?"
dedim, öfkem kabarıp patlamıştı sonunda. Bağırmam
sonucu büyük kızım ağlamaya başlayınca, Arzu, "Allah
kahretsin seni, çocuğu kaldırdın!" dedi sinirle ve kalkıp
kızı aldı kucağına.
Ben de yastık ve
yorganımı alıp salona geçtim, çekyatı açıp
yattım. Karımla güzel bir sikişe imza atmış,
sonrasında annesiyle sanal seks yapmıştım. Ama şimdi
çekyatın üzerinde tek başıma yatıyordum...
[Orhan]
|